İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi ve çarpık kentleşme… Bugünü yaşarken yarını da düşünmek artık bir zorunluluk. Enerji verimli tasarımlar, çevre dostu malzemeler ve yaşam kalitesini artıran alanlarla sürdürülebilir mimari hem doğaya duyarlı hem de insan merkezli yaşam alanları yaratıyor. Aura Design’ın kurucusu, mimar Filiz Cingi Yurdakul, günümüz mimarlık pratiklerinin ötesine geçerek, sürdürülebilirliği yalnızca çevresel değil; insani, bilimsel ve sanatsal bir değer olarak yeniden tanımlıyor. Stüdyo, ekolojik sorumluluk, insan sağlığı ve çağdaş estetiği bütünleştiren yaklaşımıyla, mimarlıkta kalıcı bir anlam değişimi yaratmayı amaçlıyor.

Ekolojik Ayak İzi ve Döngüsel Ekonomi

Her proje, doğayla çatışmadan var olmayı hedefler. Tasarım süreci; malzeme seçimi, üretim ve şantiye yönetimi dahil olmak üzere tüm aşamalarda ekolojik dengeyi gözetir. Yerel, yenilenebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımıyla düşük karbon ayak izine sahip yapı malzemeleri ve enerji verimliliği yüksek yapı bileşenlerine sahip yapılar oluşturulur. Biyo-iklimsel tasarım stratejileriyle doğal havalandırma, gölgeleme ve pasif enerji kazanımları optimize edilerek, yapının doğadaki varlığı en aza indirilir.

Biyofilik Tasarım ve İnsan Sağlığı

Mimarlığın gerçek başarısı, insanın fiziksel ve zihinsel iyiliğini destekleyebilmesidir. Aura Design Studio, binaları yaşayan organizmalar olarak ele alır; ışık, hava, su, ses ve malzeme dengesini bir ekosistem gibi kurgular. Doğal ışık, temiz hava ve akustik konfor önceliklendirilirken, toksik olmayan malzemelerle sağlıklı iç mekân atmosferleri oluşturulur. Böylece kullanıcılar doğayla yeniden bağ kurar; mekan, insan için bir ‘iyileşme Alanı’na dönüşür.

Zamansızlık ve Sanatsal Vizyon

Gerçek sürdürülebilirlik, yalnızca fiziksel dayanıklılıkla değil, estetik ve kavramsal zamansızlıkla mümkündür. Aura Design Studio’nun tasarımları, biçim, strüktür ve işlev arasındaki dengeyi bir sanat eseri titizliğiyle kurar. Her proje, değişen ihtiyaçlara uyum sağlayabilecek esnek mekânsal kurgularla tasarlanır; böylece yapılar hem bugünün mimari diline katkı sunar hem de geleceğin yaşam biçimlerine yanıt verebilir.