Oldukça varlıklı bir müteahhit daire satıyor. Alıcı vatandaş parasını ödüyor ama müteahhit bir türlü daireyi teslim etmiyor. Neticede iş mahkemeye yansıyor ve müteahhit aleyhine paranın iadesine karar veriliyor. Ancak bu varlığına rağmen vatandaşa parasını ödemiyor ama bir anasözleşme değişikliği ile şirket unvan değişikliği yapıyor. Böylece borçtan kurtulmaya çalışıyor. Böyle borçtan kurtulma olur mu? 

Okuyucumun sorduğu soru çok yabancı bir olay değil. Bu iş tatbikatta çokça yapılan bir iştir. Peki bunu yapmak şirketi borçtan kurtarır mı? Şirketler hükmi şahsiyettir. Yani yasal işlemlerle kimlik kazanmış kuruluşlardır. Şimdi bir örnek vereyim bakalım olaya benzetebilecekmiyim.

★ ★ ★ ★ ★

(A) isimli birinin (X) kişisine borçlandığını ancak parayı ödemediğini düşünün. Ödememek için plan yapıyor ve mahkemeye başvurup adını (B) yaptırıyor. Şimdi borçtan kurtuldu mu kurtulmadı mı? Bunun yanıtını vermek için hukukçu bile olmaya gerek yok. Borçlu aynı adam bir tek ismini değiştirdi ama borç yine borç. İşte hükmi şahsiyetlerde de olay buna benzer. Borç devam eder ama tahsilatta iş bir miktar uzayabilir. Zira ticaret sicil kayıtları getirildiğinde borçlu şirketin unvan değiştirdiği açık olarak görülür. Bu halde de işin uzaması nedeni ile faiz biner yani borç artar. Bir de piyasada şirkete olan güven kaybolur, bu da müşteri potansiyelini etkiler. Son aylarda gayrimenkul satışlarında bir daralma görülmekte iken bir de müteahhit firmanın adının bu şekilde anılması o firma için kötü imaj olur. Dolayısı ile böyle bir şeyin yapılmaması tavsiye olunur zira çıkar yol ve borçtan kurtuluş sebebi değildir.