Jeolojik yapısı gereği dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan Türkiye’de son yıllarda yaşanan büyük depremler, toplumda deprem bilincinin önemli ölçüde artmasına ve konut tercihlerini kökten değiştiren bir sürecin başlamasına neden oldu. Artık alıcılar için en değerli kriter, evin manzarası ya da şehir merkezine yakınlığı değil; sağlam zemin, güvenli yapı ve deprem yönetmeliğine uygun inşaat standartları. 2025 yılı itibarıyla, özellikle deprem riski görece düşük olan bölgeler ve yeni yönetmeliklere uygun, modern yapı teknikleriyle inşa edilmiş projeler yoğun talep görüyor.
İÇ KESİMLERE YÖNELİŞ ARTTI
Bu talep artışı, yalnızca bireysel alıcıları değil, yatırımcıları ve inşaat sektörünü de yönlendiren güçlü bir dinamik haline geldi. İstanbul, İzmir, Bursa gibi yüksek riskli bölgelerde yaşayan birçok kişi; İç Anadolu, Karadeniz ve Ege'nin iç kesimleri gibi daha güvenli görülen bölgelere yöneliyor. Bu değişim, gayrimenkul piyasasında hem fiyat dengelerini hem de bölgesel gelişim planlarını etkiliyor. Günümüzde güvenli konut arayışı, sadece bir "konfor" tercihi değil, geleceği güvence altına alan bir yaşam stratejisi olarak görülüyor. Depremler, geçmişte olduğu gibi yalnızca fiziksel yıkımlara değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik değişimlere de yol açıyor. Eskiden konut seçiminde öncelikli olan kriterler; ulaşım kolaylığı, merkeze yakınlık ve sosyal olanaklardı. Bugün ise bunların yerini zemin sağlamlığı, yapı kalitesi ve deprem dayanıklılığı belgeleri aldı.
KAYNAK: YENİ ASIR