İMSAD: İki Yıldır İstikrarsızlık Temel Sorunumuz

İMSAD: İki Yıldır İstikrarsızlık Temel Sorunumuz

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 49’uncu kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’, 17 Mart Perşembe günü Demirdöküm, GF Hakan Plastik ve İzocam’ın katkılarıyla online olarak gerçekleştirildi.

A+A-

Açılışını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan’ın yaptığı ‘2021 Değerlendirmesi – 2022 Beklentileri’ başlıklı toplantı, inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. Toplantının konuşmacısı Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri, Rusya – Ukrayna Savaşının etkilerini ve inşaat sektöründeki son durumu tüm yönleriyle değerlendirdi.

İki yıldır istikrarsızlık temel sorunumuz

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu konuşmasında  “İki senesini tamamlayan Covid-19 döneminde etkili olan emtia, enerji, lojistik maliyetlerindeki yükseliş, tedarik sorunlarındaki dalgalanma ve öngörülemezlik tam dengeleme sürecine girerken, bu kez Rusya-Ukrayna savaşı etkisini beklenmedik şekilde gösterdi. İstikrarsızlık ve öngörülemezlik son iki yıldır temel sorunumuz. Coğrafi konum ve güçlü potansiyeli ile ülkemizin pandemi döneminde yakaladığı rekabet avantajını sektör olarak daha etkin değerlendirmeliydik. Döviz kurlarındaki değişim ve ekonomimizdeki beklenmeyen istikrarsızlıklar daha büyük gelişim fırsatlarının önüne geçti” değerlendirmesini yaptı.

“Gerçekleştirdiğimiz başarıları doğru okuyamazsak, gelecek başarılara doğru yönlenemeyiz, stratejilerimizi doğru geliştiremeyiz” diyen Tayfun Küçükoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektör olarak 2021 yılında ihracatımızı yüzde 46,2’lik bir artışla 30,8 milyar dolar seviyelerine ulaştırarak yeni bir rekora imza attık. Ton olarak yüzde 8’lik artışla yaklaşık 65 milyon ton ihracat gerçekleştirdik. İhracat birim fiyatı ise 0,35 dolar/kg’dan 0,48 dolar/kg’a yükseldi. Ton bazında yüzde 8 artarken, dolar bazında yüzde 46 artış, ürün portföyündeki değişiklikten değil, dünyadaki emtia ve enerji fiyatları dolayısıyla artan maliyetlerimizin etkisiyle daha yüksek fiyatlarla satmak zorunda kalmış olmamızdan kaynaklandı. Diğer taraftan ülkemizin artan rekabet gücüyle beraber yüzde 8’lik tonaj artışı aslında bizim gerçek performansımızı yansıtıyor. Ülkemizde dolar bazındaki aşırı büyüme rakamlarının bir kısmı, emtiaya bağlı sanal büyümeleri gösteriyor.”

Sektörün toplam pazar büyüklüğünün 94,1 milyar dolara ulaştığını ifade eden Tayfun Küçükoğlu, 2021 yılında üretim artışının, 2020 yılına göre miktar bazında yüzde 19,6 olurken cari fiyatlarla büyümenin yüzde 19 olarak gerçekleştiğini söyledi ve inşaat sektörü küçülürken, inşaat malzemeleri sektörünün kaydettiği büyümede yenileme pazarındaki güçlü talep ve ihracat performansının etkili olduğunu açıkladı.

Savaş, ara malzeme ve emtia ithalatında risk yarattı 

Savaşın odağındaki Rusya, Ukrayna ve Belarus’a inşaat malzemesi ihracatının 2021 yılında 937 milyon dolar yani toplam ihracatın yüzde 3’ü olduğunu söyleyen Tayfun Küçükoğlu, “Bu oranı başka pazarlarda telafi etme gücümüz çok yüksek. Ana riskimiz ara malzeme ve emtia ithalatı tarafında olacaktır” dedi.

Yakın coğrafyamızdaki savaşın dünya ticaret ve tedarik dengelerini değiştirdiğini söyleyen Tayfun Küçükoğlu, “Uygulanan ambargo ve kısıtlamalar ile savaşın ülke ekonomilerine olan etkileri de artık iyiden iyiye hissediliyor. Bu değişimi, içeride ve dışarıda nasıl yönetmemiz gerektiği konusu, üzerinde durmamız gereken çok önemli stratejik bir konu. Ülke olarak tüm bu zorlukları en az kayıpla aşmayı diliyoruz” dedi.

Ekonomide kartların yeniden dağıtılacağı bir yıl olacak

Toplantının moderatörü Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, peş peşe yaşanan beklenmedik olumsuzluklar nedeniyle sektör olarak büyük bir şaşkınlık içerisinde olduklarını belirterek, “Henüz 2021’de elde ettiğimiz başarının mutluluğunu yaşayamadan yılın başından itibaren neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Pandemi sürecinde değişen dinamiklere göre strateji geliştirip, Covid-19 sürecinin sonuna geldiğimizi düşünürken, yeni ekonomi modeli, yüksek enflasyon, dalgalı kur ve yüksek faizle karşılaştık. Üzerine enerji fiyatlarındaki artış geldi. Bunun da üzerine İran’dan gelen gazın kesilmesiyle arz güvenliği endişesi yaşadık. Şimdi de enerjinin en büyük tedarikçilerinden Rusya, Ukrayna ile savaşa girdi. Bununla ilgili etkileri konuşurken, bu kez artan kömür fiyatlarını konuşmaya başladık. Tam Yeşil Mutabakat ile ilgili düzenlemelerin yürürlüğe girmesinin arifesinde, sera gazı, karbon ayak izi, yeşil ekonomiyi nasıl planlayacağız, nasıl ölçeceğiz, hesaplayacağız diye düşünürken, geldiğimiz nokta;  termik santrallere bağlı, kömüre dayalı enerjinin daha yoğun kullanılacağı yönünde. Sektörümüzdeki yabancı sermayeli şirketlerde “bekle-gör” anlayışı hakimken, yerli şirketlerimizin, iyi geçen 2021’in etkisiyle temkinli ve umutlu olduklarını görüyoruz. 2022 herkes için zor bir yıl olacak gibi görünüyor. Ekonomide kartların yeniden dağıtılacağı, dengelerin değişeceği zor bir yıl olacak” dedi.

Konut fiyatlarıyla ilgili tartışmalara da değinen Ferdi Erdoğan, “Konut fiyatının tamamını malzeme oluşturmuyor. Malzeme maliyeti, arsa payı dahil inşaat maliyetinin yüzde 20-25’ini geçmez. Konut fiyatlarındaki artışı sadece inşaat malzemesi üzerinden anlatmak,  konutun bir anlamda komodite ürün gibi algılanmasına neden olur ki, büyük emeklerle meydana gelen yatırım için hem yanıltıcı olur hem de değerli bir yatırım aracı olarak düşünülen konutun kendisine haksızlık olur” değerlendirmesini yaptı.

2021 ekonomik olarak iyi bir yıl oldu

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise 2021 yılının bir önceki pandemi yılına göre daha iyi geçtiğini söyleyerek, “2022’ye bazı sıkıntılara rağmen yine de iyimser beklentilerin ağır olduğu yapı içinde başladık ancak yakın bölgemizde bir savaşla karşı karşıya kaldık. Dünya ekonomisi 2020’deki küçülmenin ardından 2021’de yüzde 5,5 ile oldukça iyi bir büyüme kaydetti ve kayıplarını telafi etti. Dünya mal ticaretinde de çok ciddi bir artış oldu, yüzde 22’ye yakın artışla 22 trilyon dolara ulaştı. Türkiye ekonomisi de ihracata dayalı bir büyüme kaydetti. İhracat beklentilerin üzerinde arttı çünkü küresel tedarik zincirlerindeki değişimle birlikte Türkiye’deki tüm sektörlerde artan bir ilave talep oldu. İhracatımız arttı. Yeni kapasite yatırımlarına ihtiyaç da arttı. Sanayimiz yılı kuvvetli kapattı. İhracata, sanayi büyümesine, yatırımlara dayalı yüzde 11’lik bir büyüme yakalandı” tespitinde bulundu.

Büyümede yenileme pazarının önemli katkısı var

İnşaat sektörünün üst üste dört yıldır küçüldüğüne dikkat çeken Dr. Can Fuat Gürlesel, “2020’de sektöre yönelik birçok destekle karşılaşmıştık ancak buna rağmen küçülme oldu. Türkiye ekonomisi büyürken, inşaat sektörü tarafında da bir büyüme beklentisi vardı ancak yılı yüzde 0,9 küçülme ile kapattı. Buna karşın 2021’de pek çok ülkenin inşaat sektörlerinde önemli büyümeler kaydedildi. İnşaat malzemeleri sanayimiz de ihracat etkisiyle iyi bir büyüme gösterdi. Bu büyümede yenileme pazarının önemli katkısının olduğunu gördük” dedi.

Türkiye ekonomisi büyürken, inşaat malzemeleri sanayisi büyürken, inşaat sektörünün küçülmesini değerlendiren Dr. Can Fuat Gürlesel, “2017’de TÜİK’in yaptığı milli gelire yönelik düzeltmenin ardından inşaat sektörü ile ilgili büyüme rakamlarının çok yüksek negatife döndüğünü görüyoruz. İnşaat sektörünün büyümesinin hesaplanmasında teknik bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum” dedi.

Savaş, 2022 beklentilerini belirsizliğe yöneltti

Pandemi önlemlerinin zayıflamasıyla 2022’ye yönelik ekonomik beklentilerin yükseldiğine dikkat çeken Dr. Can Fuat Gürlesel, savaşın başlamasıyla mevcut tüm olumlu beklentilerin belirsizliğe yöneldiğini söyledi. Rusya ekonomisinin yaptırımlara karşı bir süre daha dayanma gücüne sahip olduğunu belirten Dr. Can Fuat Gürlesel, enerji dışı yaptırımların artmasının AB’yi, ABD’ye göre çok daha fazla etkileyeceğini, artan enerji fiyatlarının Avrupa’da hane halkının satın alma gücünü azaltacağını ifade etti.

Savaşın sonuçlarına yönelik olası senaryolara da değinen Dr. Can Fuat Gürlesel, “Rusya’nın Ukrayna’da tam hakimiyetini öngören savaşın en kötü senaryosunda, dünya ekonomisinin yüzde 1-2 büyümesini, dünya ticaretinin ise 22 trilyon dolar seviyesine düşeceğini tahmin ediyoruz.  En iyimser olan ateşkes-barış senaryosunun gerçekleşmesi halinde ise dünya ekonomisinin yüzde 4 büyümesini ve dünya ticaretinin 23,5 trilyon dolar olacağını öngörüyoruz” dedi.

Küresel tedarik zincirleri, enerji fiyatları, emtia fiyatları, arz ve tedarik, navlun fiyatları gibi eğilimlerde de savaş nedeniyle değişimler olduğunu söyleyen Dr. Can Fuat Gürlesel, “Yeni kırılma ve bozulmalar, yüksek fiyatlara ek olarak ilave artışlar, gecikme ve sıkışıklıklar savaşın sonucu ne olursa olsun, Rusya’ya yönelik yaptırımlar devam edeceği için 2022 yılı boyunca devam edecektir. Güven bunalımı nedeniyle zayıflayan ilişkiler hızla eski haline dönmeyecektir. Rusya ve Avrupa arasındaki enerji akımlarında meydana gelen kopmalar yeni akım hatlarının, yeni ticaret iş birliklerinin oluşmasına neden olabilir” değerlendirmesini yaptı.

Daha güçlü dolar, daha yüksek faizle karşılaşacağız

Dr. Can Fuat Gürlesel, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

“2021’de pandemi etkisiyle dünya genelinde gelişen yüksek enflasyon ve para politikalarındaki değişimi yaşadık. Yeni yıla yüksek enflasyonla başladık, savaşın etkileriyle ABD, Euro bölgesi, İngiltere ve pek çok ülkede yüksek enflasyon görüldü ve büyük merkez bankaları sıkılaşma adımlarını atmaya başladı. Yani enflasyona karşı daha sıkı bir para politikasına geçiyoruz. Önümüzdeki aylarda daha güçlü dolar ve daha yüksek faizlerle karşılaşacağız. Paritelerde doların lehine gelişen bir yıl olacak.”

17 Aralık’tan bu yana Merkez Bankası rezervlerinin yaklaşık 8 milyar dolar azaldığına dikkat çeken Dr. Can Fuat Gürlesel, “Merkez Bankası savaş öncesi faiz indirmeyi hedefliyordu ancak savaş sonrası yakın dönemde faiz indirme olanağı kalmadı. Para Politikası Kurulu’nun son açıklaması da faiz artırmasının mümkün olmadığını gösterdi. Bu yaklaşımı enflasyonu artıracak, Türk Lirası’nı zayıflatacak bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Gelişmiş ülke merkez bankalarının stratejilerini artık biliyoruz, bundan sonra kurlardaki belirleyici etki Rusya-Ukrayna savaşı ve Türkiye’nin dış ticaret açığı olacaktır. 2022 yılında yatırımlar için çok uygun bir ortam gözükmüyor” dedi.

Savaşın sektöre etkileri

Savaşın inşaat ve inşaat malzemeleri sektörüne etkilerinde de değinen Dr. Can Fuat Gürlesel, “Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna ile iki önemli ilişkisi var. Dış ticarette bu iki ülkeye toplam 8,5 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Rusya’ya hak ettiğimiz ihracatı yapamıyoruz. En önemli kayıp beklentilerinden biri de turizm alanında. Bu ülkelerden 10 milyon kadar turist ve 8 milyar dolar kadar gelir bekliyorduk. Bu yıl daha düşük rakamlar göreceğiz gibi görünüyor. Yüksek dış ticaret açığı ile karşılaşabiliriz. Turizme yönelik yenileme pazarında da kayıplar yaşanacaktır” dedi.

“İnşaat malzemeleri sanayisinde dış pazarda yüzde 10 büyüme hedefinin biraz altında kalacağımızı öngörüyoruz” diyen Dr. Can Fuat Gürlesel, “İç pazarda bir kısım, parasının değerini koruyabilmek için konuta yönelmeye başladı. İnşaat malzemeleri sanayisinde yüksek enerji, girdi ve lojistik maliyetleri, inşaat sektöründe ise yüksek girdi, finansman ve işgücü maliyetleri zorlayıcı olacak. Konut fiyatları ocakta yüzde 77,4 artış ile rekor hızda arttı. Malzeme endeksi yüzde 98,2, inşaat maliyeti yüzde 79,9 arttı. Bu tabloya bakarak yeni, canlı bir inşaat pazarı beklemek zor olacak” değerlendirmesini yaptı.

İnşaat malzemesi sanayisinde ÜFE tahmininin ortalama yüzde 60’lar civarında olacağını söyleyen Dr. Can Fuat Gürlesel, 2023 yılı asgari ücret artışını en az yüzde 50-60 olarak öngördüğünü açıkladı.

Rusya’da alacakların tahsilatında sorunlar yaşanmaya başladığını, Rus bankalarıyla Türk bankaları arasındaki işlemlerin büyük ölçüde askıya alındığını belirten Dr. Can Fuat Gürlesel, “Ödemelerin ruble ile yapılmasıyla ilgili sıkıntılar var. Ruslar bugüne kadar ödemeye istekliydi. Süreç uzadıkça ‘mali açıdan sıkıntıya girip ödeme yapamayabiliriz’ diyenlerin sayısı da artıyor. Ukrayna’da ise tahsilat tamamen durmuş durumda” dedi.

Yeşil Mutabakat en önemli gündemimiz olmalı

Savaş gündeme gelmeseydi, 2022’de sektörde ana konu olarak sanayideki yeşil dönüşüme nasıl uyum sağlanacağının konuşulacağını söyleyen Dr. Can Fuat Gürlesel, “Yeşil Mutabakat, sanayimiz açısından en önemli gündem maddemiz olmalı. Dönüşüm finansman ihtiyacı, teşvik ve düzenlemeler için hızla harekete geçilmeli. Yeşil Mutabakat, sınırda karbon uygulaması, emisyon hesabı, sera gazı salımı gibi konularda temenninin ötesine geçmeli, fiiliyata dönüştürmeliyiz. 1 Ocak 2023’ten itibaren demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik sektörleri, AB pazarında fiili vergi uygulamasıyla karşı karşıya kalacak. Bu sektörlerin genişlemesi de söz konusu. Dolayısıyla rekabette zorluklar yaşanacak” vurgusunu yaptı.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.