Gayrimenkul Cazibesini Koruyor!

Gayrimenkul Cazibesini Koruyor!

PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın 'Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020' raporunun sonuçları açıklandı. Rapor sonucuna göre gayrimenkul cazibesini koruyor.

A+A-

PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 raporunun sonuçları bugün  Swissotel The Bosphorus'ta gerçekleştirilen toplantıda paylaşıldı. Toplantıya PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu, Urban Land Institute (ULI) Türkiye İcra Kurulu Üyesi Berra Doğaner, Epos Gayrimenkul ve Değerleme Yönetici Ortağı ve ULI Türkiye İcra Kurulu Üyesi, Neşecan Çekici, Pamir&Soyuer Gayrimenkul Danışmanlık Şirket Ortağı ve ULI Türkiye İcra Kurulu Üyesi Firuz Soyuer, Dalfin Finansal ve Kurumsal Çözümler Ortağı Mustafa Aşkın katıldı.

Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 raporuna göre politika ve ekonomideki dalgalanmalara rağmen Avrupa genelinde sektör liderleri gayrimenkulün cazip ve talep gören bir yatırım alanı olmaya devam edeceği görüşünü paylaşıyor. Pozitif ama temkinli bir yaklaşımın ön plana çıktığı raporda, araştırmaya katılanların üçte ikisinden daha fazlası 2020'de şirketlerine en büyük etkiyi artan inşaat maliyetlerinin yapacağını söyledi. Uygun fiyatlı konutların olmaması gayrimenkul yatırımcıları için hem endişe hem de fırsat yaratıyor. Geçtiğimiz yıla göre önemli bir artışla katılımcıların yüzde 61’lik kızmı önümüzdeki sene uygun fiyatlı konut konusunun daha da derinleşeceğini belirtiyor.

 Politik belirsizlik önemli bir endişe kaynağı

Hazırlanan raporda; sektörün Avrupa ve dünya genelindeki politik belirsizliklerin gölgesinde kaldığı görüşü de ön plana çıkıyor. Politik belirsizlik dünya genelinde katılımcıların yüzde 81’i, Avrupa’daki katılımcıların ise yüzde 70’i tarafından en önemli endişe kaynağı olarak gösteriliyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı ulusal politikalar hakkında da endişeli. Bu oran, geçtiğimiz seneye göre oldukça yüksek ve bu durum yatırımcıların İngiltere ve Almanya pazarlarına yaklaşımını da etkiliyor. 

Çevresel, sosyal ve yönetişim konularına ilişkin endişeler gayrimenkul sektörünün gündeminde bir süredir yer tutarken, bu sene bu konulara yaklaşımda anlamlı bir değişiklik olduğu da belirtiliyor. Katılımcıların üçte ikisinden daha fazlası, çevresel sorunların işlerine etkisi hakkında endişeli olduklarını söylüyor. Kurumsal yatırımcılar çevresel, sosyal ve yönetişimsel yatırım kriterleri ortaya koyarken yatırım yöneticileri de bu kriterleri karşılama çabası içinde. Sektördeki diğer oyuncular da geliştirme projeleri ve yatırımların gelecekte Paris Anlaşması’nın şartlarına uygun olmasını sağlamak amacıyla artan yasal düzenlemelerden kaynaklanan emisyon azaltma hedeflerine uyum sağlamaya çalışıyor.
 
Raporda sektörün özellikle iklim riskleri konusunda daha da bilinçlendiği ön plana çıkıyor.  Araştırma katılımcılarının neredeyse yarısı, hâlihazırdaki gayrimenkul portföylerinde iklim değişikliği riskinin yükseldiğini, yüzde 73’ü ise bu riskin önümüzdeki beş senede daha da artmasını beklediğini dile getirdi.

Yatırım ve geliştirme potansiyeli açısından Avrupa kentleri sıralaması

Bu senenin raporundaki şehir sıralamaları, katılımcıların likidite ve istikrar sunduğuna inanılan kentlere odaklandıklarını, pazara yön veren fırsatlara da önem verdiklerini ve temkinli yaklaşımlarını yansıtıyor. Yatırımcıların 2020  için Paris’i Brexit’ten, 2024 Olimpiyat Oyunlarından ve özellikle de Büyük Paris projesinden bekledikleri zincirleme fayda sebebi ile listenin ilk sırasına yerleştirdiklerini görüyoruz. 

Araştırmada yer alan 4 Alman kenti (Berlin, Frankfurt, Münih ve Hamburg ) de ilk on içinde bulunuyor. Bu sıralama, Almanya’nın ekonomisiyle ilgili endişeleri geçersiz kılarak “oldukça sağlıklı”  değerlendirildiğini ortaya çıkarıyor. Benzer şekilde, iyi arz/ talep dinamikleri Amsterdam ve Madrid gibi şehirleri de ilk ona sokmaya yetiyor.

Brexit’le ilgili devam eden endişelere rağmen, katılımcıların üçte birlik kısmının ‘iyi’ veya ‘çok iyi’ ; üçte birinin ise orta düzeyde olduğunu belirtmesiyle Londra bu sene listede dördüncü sırada bulunuyor. Buna karşılık, özellikle merkezi iş alanlarındaki gayrimenkuller iyi performans göstermesine rağmen diğer İngiliz şehirleri Manchester, Birmingham ve Edinburgh, hala Brexit’ten kaynaklanan belirsizliğin etkisi altında kaldığından bu listenin alt kısımlarında yer alıyor.
 
31 Avrupa kentinin bulunduğu listede Türkiye’den temsil edilen tek kent olan İstanbul, bu sene geçen yılki gibi sonuncu sırada değil fakat sadece Moskova’nın üzerinde 30. Sırada.
 
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Listesi’nin ilk 10 kenti…
Paris
Berlin
Frankfurt
Londra
Madrid
Amsterdam
Münih
Hamburg
Barselona
Lizbon 

Kentsel mobilite

Hazırlanan raporda aynı zamanda akıllı mobilite çözümlerinin daha fazla kullanımının, Avrupa şehirlerinin başarı ve büyüme potansiyeli için ne kadar vazgeçilmez görüldüğü de incelendi. Araştırma katılımcılarının yaklaşık yüzde 80’i gelişen mobilite ve altyapı çözümlerinin yatırım kararı alma süreçlerinde etkili olduğunu belirtiyor.
 
Ulaşım bağlantısı, şehir seçimini etkileyen en önemli faktör olarak görülüyor. Bisiklet/motosiklet ve araç paylaşımından otomatik araçlara kadar yeni çözümler, gayrimenkul yatırımcıları ve geliştiricilerin en değerli bina ve bölge tercihlerini de değiştiriyor.

Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 rapor sonuçlarının sektör uzmanları tarafından masaya yatırıldığı toplantıda konuşan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu rapor sonuçlarını şu şekilde değerlendirdi: “900’e yakın katılımcının 2020 yılının Avrupa gayrimenkulü için tüm politik belirsizliklere, maliyet artışlarına ve karışıklıklara rağmen yine de olumlu geçeceğini söylemesi özellikle son yıllarda ortaya çıkan trend olan, artık gayrimenkulün sadece alınıp satılan ya da kiraya verilen bir yatırım aracı olmaktan uzaklaşmasının bir sonucu belki de. Raporda da söylendiği gibi iyi pazar dinamikleri, likidite, geleceğe yönelik özellikle de toplumsal refahı artırıcı adımlar ve kentsel mobilitenin artması ile gayrimenkulün bir hizmet ürünü haline dönüşmesi, gelişen teknolojik altyapı ile geleceğe daha umutla bakılmasına imkân sağlıyor.
 
Ülkemizde de kentlerin planlanmasında “insan” ve “toplum” odaklı kent uygulamalarının teknoloji ile birleştirilmesi sayesinde gayrimenkule erişimin kolaylaşmasını beklemek hiç de yanlış olmaz. Sadece barınma ya da sadece iş odaklı gayrimenkul üretimi döneminin kapandığını, ülkemiz için de gayrimenkulün sağlayacağı kişisel ve toplumsal faydanın dikkate alındığı bir gayrimenkul planlamasının gerekli olduğunu düşündürtüyor bu yılın raporu."

Toplantının açılışında konuşan ULI Türkiye Başkanı Zafer Baysal ise; “Avrupa’da gayrimenkul yatırımcılarının risk iştahı hala temkinli ama olumlu bir seyir izlerken yatırım yaptıkları gayrimenkul kategorilerinde geçmiş yıllardaki rapor araştırma sonuçlarına göre iştahlarının belirgin olarak lojistik tesislerine, yaşlı bakım ve emekli evlerine, paylaşımlı ekonomi kapsamındaki karma kullanımlı yaşam projelerine, öğrenci yurtlarına, sağlık tesislerine, data merkezlerine, servisli apartmanlara, paylaşımlı ofislere, esnek hizmetler sunan servisli ofislere, endüstriyel depolara, self-servis depolama alanlarına, otellere, bilim parklarına, sosyal meskenlere ve şehir merkezlerindeki MİA bölgesi ofislerine kaymakta olduğunu yıllar itibari ile artarak gözlemlemekteyiz. Bundan 7-8 sene önceki Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporları’nda ön sıralarda yer alan şehir içi ve şehir dışı Alışveriş Merkezlerinin gayrimenkul yatırımcıları tarafından artık listenin en sonlarında ve en az geliştirilen ve talep gören ticari gayrimenkul kategorisi olarak değerlendirildiğini de görmekteyiz. Gayrimenkulde Gelişen Trendler arasında ise en ön plana çıkan eğilim olarak yükselen geliştirme ve inşaat maliyetlerinin sonucu olarak gitgide zorlaşmakta olan ev sahibi ya da kiracı olma noktasında Avrupa’da hükümetlerin kira artışlarının daha da güçlü olarak kontrol altında tutulmasına yönelik büyük bir baskı ile karşı karşıya kalıyor olmalarıdır. İklim krizi geliştiricileri ve yatırımcıları daha fazla önlem ve tedbirler almaya zorlayarak tedirgin eden bir başka bir trend. Yeni bir akım olan Proptech ise gayrimenkullerin ve ilgili servis operasyon ve yönetim hizmetlerinin yeni teknolojileri kullanarak gayrimenkul ve teknolojinin içiçe geçmesi ile yatırımcı ve kullanıcılar için büyük avantajlar sağlayan bir gayrimenkul geliştirme uzmanlık alanı olarak bir kutup yıldız gibi parlayarak gayrimenkul geliştirmenin geleceğinin burada olduğuna dair adeta bir projektör gibi ışık tutarken, içerisinde konutların da yer aldığı karma kullanımlı projelerin de artık çok daha belirgin bir şehirleşme mozaiği olarak karşımıza çıkacak bir gayrimenkul geliştirme trendi olduğu da raporda ifade bulan en önemli eğilimlerden biridir.” dedi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.