Kendine Yeten Bir Bina!

Kendine Yeten Bir Bina!

Enerji tüketiminin yüzde 30’undan, karbondioksit salımının yüzde 36’sından sorumlu olan binalar, enerji etkin hale getirildiğinde enerji tüketimini maksimum yüzde 50’lere kadar azaltıyor.

A+A-

Nüfus artışı, insanların konfor arayışlarının giderek artması ve tüketim hızı enerji talebini de yükseltiyor. Talep artıyor ancak dünyada yer altı ve yer üstü kaynaklar her geçen gün azalıyor. 2 milyar insan temiz suya düzenli olarak erişemiyor. Enerji gereksinimi yüzde 4-5 oranında artarken fosil yakıt rezervi giderek azalıyor. Tüm dünyada enerji tüketiminin yüzde 80’i şehirlerde gerçekleşiyor. Kentlerin karbondioksit salımına etkisi ise yüzde 75.

Araştırmalar, tüketilen toplam enerjinin yüzde 30’undan fazlasının binalar kaynaklı olduğunu gösteriyor. Bu anlamda binalarda enerji dönüşümü odaklı yaklaşımların çevre ve kaynaklar açısından ciddi farklar yaratması bekleniyor.

Karbon nötr hedefine ulaşmada 3’de 1 paya sahip olduğu bilinen binaların enerji etkin, yeşil enerjili hale dönüşümünün ortalama enerji tüketiminde yüzde 24 ile 50’ye varan, karbon salımında yüzde 33 ile 39 arası, su tüketiminde yüzde 40, atıklarda yüzde 70’e varan bir düşüş sağlayacağı yapılan çalışmalarla ortaya koyuluyor. İşte bu nedenle, Sürdürülebilirlik ve Araştırma Danışmanı Ali Gizer’in de dediği gibi “Enerjiyle ilişkimizi düzenlerken aslında gezegenle ilişkimizi düzenlemiş oluyoruz.”

AB'de kamu ve özel binalarda zorunlu

Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya için enerji tasarrufu ve enerji verimliliğinin dünya açısından önemi artarken Sıfır Enerjili, Yaklaşık Sıfır Enerjili ya da Yeşil Bina konseptinin binalar kaynaklı enerji tüketiminde fark yaratması bekleniyor. Her ne kadar bu kavramlar üzerinde genel bir uzlaşı kesin olarak olmasa da Sıfır Enerji ya da Neredeyse Sıfır Enerji binaların önemli ölçüde enerji kullanımını düşürmek ve aynı zamanda yenilenebilir enerjinin toplam payını artırmak için umut verici bir potansiyele sahip olduğu muhakkak.

Yeşil dönüşüm konusunda her alanda ciddi adımlar atan Avrupa Birliği (AB), kendi bölgesinde enerji tüketiminin yüzde 40’ından ve karbondioksit salımının yüzde 36’sından sorumlu olan binalar için dönüşüme 2019 yılı başından itibaren başladı. Binalarda enerji verimliliğine yönelik uygulamaları kamu binalarında zorunlu tutan AB, 1 Ocak 2021 itibariyle tüm özel binalar için de aynı zorunluluğu istiyor.

Türkiye'de çalışmalar ne durumda?

2030 karbon nötr hedefine ulaşmak adına ciddi katkı sağlaması beklenen ve AB ülkelerinde başlanan bu dönüşümün örneklerine ABD’de de rastlanıyor. Bugün kamu sektörü ağırlıklı ilerleyen projeler olmakla birlikte sıfır enerjili bina uygulamalarının önümüzdeki süreç içerisinde Türkiye’de yaygınlaşması hedefleniyor. Güneş potansiyeli açısından Türkiye’nin iklimsel koşulları değerlendirilerek, enerji tüketimi ve emisyon salımı en aza indirilmiş, kullanıcısına konfor sunan, çevreye duyarlı yapıların yaygınlaşması Türkiye ekonomisi ve çevresel sorunların azaltılması açısından da gereklilik olarak görülüyor. Peki, Türkiye’de çalışmalar ne durumda?

T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, Enerji Verimliliği ve Tesisat Daire Başkanı Murat Bayram, geçtiğimiz hafta düzenlenen Zero Build 2021 Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Forumu’nda, Türkiye’de bu yeni nesil binalar ile ilgili olarak yapılan çalışmalardan söz etti.

“Her ülke AB direktifi çerçevesinde kendi yaklaşık sıfır enerjili bina yaklaşımını tanımladığı gibi biz de ülkemiz için Yaklaşık Sıfır Enerji Bina tanımını oluşturduk. Bunu mevzuata yansıtıp mevzuatla birlikte hayatımıza girmesini hedefliyoruz. Şu an taslağı oluşturma aşamasındayız 2021 sonunda ya da gelecek yılın ilk çeyreğinde bu çalışmayı tamamlamayı planlıyoruz” açıklamasını yapan Bayram, yol haritasını belirlediklerini söylüyor. Ütopik ya da diğer ülkelerin uyguladıkları sistemi Türkiye’de uygulamak gibi bir hedefin olmadığını ifade eden Murat Bayram, “İlk önceliğimiz uygulanabilir olması” diyor. Yapı stoğu ve inşaat sektöründe uygulanabilir, aykırılık içermeyecek kavramları geliştireceklerini belirten Bayram, şu açıklamalarda bulunuyor: “Burada iki parametre var. İlki; enerji tüketimine bir sınır getiriyoruz. İkincisi ise binanın mutlaka yerinde ve yenilenebilir enerji kullanmasını istiyoruz. Bunların oranlarını belirledik, mevzuatta yayınlanacak, alınan belgelerden takibini yapabiliyoruz.

Yeşil binalar ya da sürdürülebilir binalar ile ilgili de tebliğ yayımladık ve bunun üzerine de üniversitelerimizden destekler alarak uzun soluklu bir çalışma yapıldı. Bu tebliğ ile birlikte Türkiye’nin kendi Yeşil Sertifika sistemini kurmuş olduk. Kılavuzlarımız yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Yeşil Bina Sertifika Sistemi için de bir yazılım geliştirdik ve bu yazılım tamamlandı. Kullanıma açık ancak bunu kullanacak uzmanlar henüz yetiştirilmedi, İTÜ ile bu anlamda protokol imzalandı ve İTÜ Yeşil Sertifika verecek uzmanları eğitecek kuruluş olarak onaylandı. Diğer üniversitelerimizden de talepler var ve değerlendiriyoruz.”

Türkiye’de Yeşil Bina Sertifika Sistemi tamamen yazlım üzerinden ilerleyecek. Bakanlık Yeşil Bina Sertifikası’nın hiçbir yerinde olmayacak. Sadece süreci işleten kuruşlarla ilgili bir şikayet olduğunda üst denetim kurumu olarak var olacak.

Yeni teknolojilere alan açabilir

Sıfır Enerji bina uygulamalarında yaşanacak yapısal değişimlerin günümüzde kullandığımız bazı teknolojilerin daha fazla kullanılmasını kimi teknolojilerin ise geliştirilmesini zorunlu kılması bekleniyor. Buna bir anlamda yeni girişimler için potansiyel yaratacak ve yeni fırsatlar doğuracak gözüyle de bakılıyor. T. C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği ve Çevre Daire Başkanı Abdullah Buğrahan Karaveli de bu görüşü destekler nitelikte şu ifadelere yer veriyor: “AVM, hastane ve havalimanları gibi yerlerde kojenarasyonu daha çok konuşuyor olacağız. Büyük siteler ve kampüslerde bölgesel ısıtmayı daha çok konuşmak durumunda kalacağız. Isı pompasının, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Avrupa Birliği projeksiyonlarında 2030-35-40’larda ciddi oranda pay alacağını görüyoruz. Yine elektrifikasyonun ciddi oranda artacağını görüyoruz. Bunlar bir tarafta yapısal anlamda dönüşümümüzü gerektirirken bir taraftan da çok teknoloji odaklı işler. Bir kısmının tekno-ekonomik fizibilitesi yakalanmışken bazıları ise geliştirilmekte ve geliştirilmeye muhtaç. Kıymetli oyun alanları yaratan teknolojiler var. Gelecekte girişimciler için önemli alanlar açılabilir.”

Karaveli bu yapısal değişimlerle birlikte davranışsal değişimler de gerekli olduğunun da altını çiziyor ve “Çünkü nihai kullanıcı bunu tercih etmiyorsa tüm sistem çökebilir. Bu anlamda davranışsal değişikliklere odaklanılması gereken bir dönemdeyiz.

Talep artıyor, malzeme üretimi rekabette fark yaratabilir

Türkiye Gayrimenkul Geliştirme Akademisi kurucusu Hülya Uğuz Yedievli ise binalardaki dönüşümün teknoloji yanında üretim ile ilgili yaratacağı fırsatlardan söz ediyor. Bakım, onarım, elektrik ve su maliyetlerini düşüren bu yeni nesil binalara talebin giderek arttığını belirten Yedievli, gerekli standartları karşılayan malzeme üreticileri için ciddi kaynak sağlanabileceğinin altını çiziyor. Disiplinler arasında çalışmaların yaygınlaşması ile maliyetlerin de düşeceğine işaret eden Yedievli, malzeme üretimi konusunun Türkiye için ciddi rekabet sağlayabileceği bir alan olacağına vurgu yapıyor.

KABEV Projesi ile 500 bin kamu binası dönüşecek

Yaklaşık Sıfır Enerji bina uygulamalarına yönelik olarak Türkiye’de hali hazırda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Kamu Binalarında Enerji Verimliliği (KABEV) Projesi yürütülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) işbirliği ile yürütülen projeyi Dünya Bankası finanse ediyor.

Kamu binalarında enerji tüketimini azaltmak ve ulusal programı desteklemek için uygun, sürdürülebilir finansman ve kurumsal mekanizmalar geliştirmek için bir geçiş planı oluşturmayı hedefl eyen projenin bütçesi ise 200 milyon ABD Doları. 2019 yılında başlanan ve Dünya Bankası tarafından 16 Mart 2021 tarihinde efektif olan projenin 2025 yılına kadar sürmesi planlanıyor.

Türkiye T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Daire Başkanı Esra Turan Tombak, yapılan kaba hesaplamada en az yüzde 20 enerji verimliliği sağlayacak şekilde yaklaşık 500 kamu binasında enerji verimliliği dönüşümünü sağlamak hedefinden söz ediyor.

Projenin iki bileşeni var. Biri, merkezi hükümet binalarında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarını desteklemek diğeri de kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olmak üzere iki bileşeni olan projenin 150 milyon ABD Doları, Uluslararası İmar Kalkınma Bankası – IBRD’den, 46.2 milyon doları Temiz Teknoloji Fonu-CTF’den geliyor.

Proje sonucunda;

  • Yakıt ve elektrik tüketiminin azaltılması,
  • Bütçe tasarrufu sağlanması,
  • Karbon emisyonlarında azaltım sağlanması,
  • Kamu binalarını kullanan personelin ve bu binaları kullanan vatandaşın konfor şartlarında artış,
  • Enerji verimliliğinin artması,
  • Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) ile EPS-ESCO pazarının gelişmesinin teşvik edilmesi,
  • Yaklaşık sıfır enerjili binaların yaygınlaştırılması için kamunun pilot uygulamaları ile öncü olması amaçlanıyor.

KABEV Projesi dahilinde Türkiye genelinde Ankara, Karabük, Bursa ve İstanbul’da toplam 11 kamu binasında enerji verimliliği uygulamaları başladı. Bu inşaatların toplam bedeli ise 158 milyon 366 bin TL. Yine Ankara, Karabük, Sakarya, Düzce, Zonguldak, Antalya, Karaman, Denizli ve İzmir illerinde ise ihale bedeli 2 milyon 658 bin 550 ABD Doları bulan, yaklaşık 900 bin m2’lik 71 bloğun enerji etüdü ve proje danışmanlık ihalesi tamamlandı.

Esra Turan Tombak aynı zamanda 265 milyon dolarlık ikinci kredinin de onaylandığı bilgisini vererek “Yeni projede, güçlendirme ve minimum yüzde 15 enerji verimliliği olacak şekilde deprem dayanıklılığı ve enerji verimliliği projesini başlattık” bilgisini aktardı.

Kadıköy Belediyesi dönüşümü başlattı

Kadıköy Belediyesi, Avrupa Komisyonunca yürürlüğe konan ve Sürdürülebilir Enerji Politikalarını Destekleyen Başkanlar Sözleşmesi çerçevesinde 2018 yılında aldığı Meclis kararı ile 2030 yılına kadar emisyon salımını yüzde 40 azaltmayı hedefl eyen yeni bir iklim eylem planı hazırladı. Plan; sürdürülebilir enerji eylem planı ve iklim adaptasyon eylem planı başlığı ile iki ayrı plandan oluşuyor.

Sürdürülebilir kentsel doku ile birlikte; mevcut konutlarda ısı yalıtımı, yenilenebilir enerji uygulamaları ve tasarrufl u aydınlatma siteminin uygulanmasına ilişkin enerji yetkin yenilemeler, ada ölçeğinde alternatif enerji sistemlerini oluşturulması, kentsel dönüşüm ve yerinde dönüşüm binalarının etkin enerji dönüşümü ile planlanması, belediye binalarını enerji etkin yenilenme yapılması planlanıyor.

Kadıköy Belediyesi, Mimari Proje Grubu Şefi, MAKING-CITY AB Projesi Yenilenebilir Enerji Koçu Serhat Şahin, özellikle kentsel dönüşüm konusuna emisyon azalttım hedefl erinde bir fırsat olabilir mi gözüyle baktıklarını söylüyor ve şunları belirtiyor: “Çünkü günümüzde kentsel dönüşümün deprem dayanıklılığına indirgediğini görüyoruz. Özellikle ülkemizde olası deprem için gösterilen hassas ve farkındalık iklim değişikliği için gösterilmiyor. Oysa kentsel dönüşüm bu anlamda sürdürülebilir bir şehir yaratma adına önemli bir potansiyel taşıyor.”

Çok yönlü işbirliği gerekli

Daha sürdürülebilir ve çevreci olan bu binalar hem tasarımı, hem inşaatı hem de kullanılan malzemeler dikkate alındığında birçok farklı disiplini bir araya getiriyor. İşin bir tarafında politika yapıcılar, devlet kurumları ve yerel yönetimler bulunurken diğer tarafında ise mimarlar, tasarım firmaları, inşaat geliştiricileri ve inşaat şirketleri, üreticiler ve perakendeciler, hizmet şirketleri ve enerji sağlayıcıları, enerji verimliliği profesyonelleri, enerji finansman profesyonelleri, yenilenebilir enerji çözüm sağlayıcıları, çevre ve enerji ajansları ve hatta eğitimciler bulunuyor.

Serhat Şahin: Yağmur suyu toplama tankı zorunluluğu getirdik

İmar Yönetmeliği, yerel yönetimlere Mimari Estetik Komisyonları kurulması yetkisi veriyor. Biz de Kadıköy Belediyesi olarak bu komisyonu kurduk ve senenin başından itibaren ilçede kentsel dönüşüm kaynaklı ciddi ısı dağı hissediliyor, biz bu ısı adası etkisini azaltmak adına bina cephelerinde açık renkler ve çevre dostu malzeme kullanılmasını öngörüyoruz. Bunu dışında yağış ve su yönetimi bizim için çok önemli. Özellikle yağmur sularının toprak yer altı sularına karışması sıkıntılı oluyor. Biz belediye olarak Meclis kararı ile 400 metrekare ve üzerinde yapılacak tüm parsellerde yapılacak binalarda, mekanik tesisat projelerine yağmur suyu toplama tankı de ekleneceği yönünde plan değişikliği yaptık. Böylelikle çatı ve zemin yüzeyindeki yağmur suları toplama tanklarında biriktirilerek bahçe sulama vb. işlerde kullanılabilecek. 2000 metrekare ve üstü tüm parsellerde de yağmur suyu toplama tankı sistemine ilave gri su toplama tankı sisteminin mekanik tesisat projesinde gösterilmesini şart koşan bir karar aldık. Karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) onayına gönderildi ve onaylanması durumunda yürürlüğe girecek. Bir diğer karar ise yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle yenilenen yapılanda kullanımına yönelik. Bu da İBB’de ve onay bekliyor.

Gelişmeler neler?

  • Enerji tüketimi düşük ve sürdürülebilir bir gelecek için, Avrupa Birliği’nde 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren tüm yeni kamu binaları “Binaların Enerji Performansı Direktifi” uyarınca “Sıfır Enerji” prensipleriyle inşa ediliyor. Aynı direktif uyarınca 1 Ocak 2021’den itibaren inşa edilen tüm yeni özel binalar da aynı prensip ile yapılıyor.
  • Türkiye’de 25.02.2012 tarihinde, Yüksek Planlama Kurulunun onayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, 2023 yılı itibarıyla, Türkiye’de birim GSYH başına tüketilen enerji miktarının (enerji verimliliği) yüzde 20 azaltılması hedefini taşıyor.
  • “5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ve buna bağlı olarak çıkartılan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” uyarınca Türkiye’de 2011 sonrasında yapılan binalar için “Enerji Kimlik Belgesi (EKB)” alma zorunluluğu bulunuyor. Bu belgeyi almayan binalara “Yapı Kullanım İzin Belgesi” alma hakkı verilmiyor. Bu güne kadar 1 milyon 300 bin bina Türkiye’de bu belgeyi almış durumda. Bunlardan 990 bin civarını yeni binalar oluştururken yaklaşık 400 binini mevcut binalar oluşturuyor.

Süreç başlarken nelere dikkat edilmeli?

1 -Tasarımda daha çok iklimsel şartlara, konumlandırmada ise daha çok pasif güneş olanaklarına dikkat ederek sürece başlanmalı,

2 - Kullanılan malzemeler değer zinciri ve yaşam döngüsü boyunca karbon ayak izinin ve diğer izlerin minimize edildiği bir versiyonla yapılmalı,

3 - Binaların içinde temel tüketim kaynakları olan ısıtma, soğutma, aydınlatma ve ev aletlerinde mümkün olan maksimum verimliliğe ulaşılmalı.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.