İzmirli İşadamları Mutaasıp

İzmirli İşadamları Mutaasıp

Türkerler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker Egedesonsöz'den Hanzade Ünuz'a verdiği röportajda İzmirli iş adamları için Mutaasıp ifadesini kullandı. Türker, "Ekonomik olarak daha mutaassıp gözüküyor. Fazla yatırımcı görmüyorum İzmirli iş adamları

A+A-

Hanzade Ünuz, ‘Fark Yaratanlar’ adını verdiği röportaj diiznde bu kez Bayraklı Şehir Hastanesi ve Mahall Bomonti gibi İzmir'deki büyük yatırımların altına imza atan Türkerler Holding yönetim kurulu başkanı Kazım Türker ile konuştu. 

Kazım Türker şimdi Mahall Bomonti projesi ve Bayraklı Şehir Hastanesi gibi milyar dolarlık yeni yatırımlarla İzmir’e kalıcı olarak geliyor.

Artık İzmirli oluyor.

Bakalım İzmirli işadamlarının hızlanmasını isteyen Ankaralı Kazım Türker, İzmirliler’e ayak uydurup biraz olsun yavaşlayabilecek mi?

- Henüz 19 yaşındayken, üniversite birinci sınıfa başladığınızda tek başınıza iş hayatına atılmışsınız. Oysa ailenizin büyük bir işletmesi varmış. Neden tek tabanca olmayı seçtiniz?

TÜRKER: Geçinmesi çok zor bir adamım, onu söyleyeyim. Hakikaten. Uyumsuzluktan dolayı evden ayrıldım, kendi başıma iş kurdum. Altı erkek çocuktuk, oradaki uyumsuzluktan dolayı evden ayrıldım.

-Geçimsiz olmanız bugünün temellerini mi attı yani?

TÜRKER: Geçimsiz demedim, geçinmesi zor bir insanım. Yapım böyle.

-Atak bir yapı mı?

TÜRKER: Acun bir adamım, yani aceleci bir adamım. Hakikaten her şeyin bir an önce bitmesini ve olumlu sonuçlanmasını isterim. Olumlu sonuçlanması için de sonuna kadar her türlü fedakarlığı yaparım.

-İlk iş sermayesini babanızdan mı aldınız?

TÜRKER: Sermaye yoktu, borçlanarak başladım.

HEP TEK BAŞINA...

-Kaç lira borçlandınız?

TÜRKER: 220 bin lira borçlandım. Ankara Anafartalar Çarşısı’nda bir konfeksiyon mağazası açtım. 15 metrekarelik ufak bir mağazaydı. Yürüyen merdivenli ilk modern alışveriş merkezindeydi. Yürüyen merdiveni görmek için binlerce insan gelirdi.

-İş hayatında hep tek başınıza mı devam ettiniz?

TÜRKER: Evet hep tektim. Daha sonra 1980 yılında Ulus’ta bir mağaza açtım. Üniversiteye devam ettim bir yandan. Gündüz mağaza olduğu için Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi’nin akşam bölümünde okudum, bitirdim.

-Bir an önce ticarete atılmanızdaki motivasyon neydi?

TÜRKER: İşte o acun karakterim, acelecilik. Ve enerji. Hala aynı enerjideyim onu söyleyeyim. Hala yeni işler yapıyorum, yeni sektörlere giriyorum. Araştırıyorum.

İŞADAMLIĞI İŞTAHI...

-Duramamak gibi bir şey mi?

TÜRKER: Duramamak mı bilmiyorum, bu bir iştah. İşadamlığı iştahı. Yatırım yapma, istihdam. Girişimcilik diyebiliriz. Bizim ülkemizin işadamının farkı bu işte. En kötü zamanlarda dahi vazgeçmiyoruz. Ben mesela darbe gecesi İzmir’deydim. Ertesi gün sabah bir başka ülkede olsak ne olurdu? Ben sabah 07.00’de Manisa Alaşehir’de işim vardı, gittim. Yolda her şey olabilirdi. Darbe girişimi daha bitmemişti, ne olduğunu da daha bilmiyorduk. Korkmadan gittik. İşim için gittim. Sadece bende değil, Türkiye’nin lokomotifi böyle çok sayıda işadamı var.

Bunlar önemli şeyler, biz farklıyız. Bizim işadamlarımıza bakın, dünyanın her yerinde iş yapıyorlar. Özellikle müteahhitlik sektöründe risk alıyor.Ben de büyük riskler alıyorum ama kontrol edebileceğim riskleri alıyorum. Sonuçta da başarılı oluyorum. Bizde öyle girişimci işadamları var ki, başka ülkelerde göremiyorsunuz. Sadece gelişmiş ülkelerden bahsetmiyorum, gelişmekte olan ülkelerde de böyle işadamları yok. Böyle çalışkan, böyle girişimci, akıllı, zeki, mücadeleci ve icat yapan mucit işadamı yok. Ya da azdır diyelim. Onun için Türk işadamı başarılı, Türkiye ekonomisi başarılı. Gelişmekte olan ülkeler arasında Çin ve Hindistan dışında Türkiye geliyor. Niye? Hem siyasi otorite, hem işadamının gücünden. İstikrar da var tabii.

100’Ü AŞKIN ŞİRKET, 15 BİN ÇALIŞAN

-Şirketlerinizin ve çalışanlarınızın sayısını öğrensek?

TÜRKER: 100’ü aşkın şirkette 15 bine yakın çalışanımız var. Şirket sayımızın artmasının nedeni şu, özellikle yenilenebilir enerjide her yatırımı ayrı şirketler üzerinden yapıyoruz. Türkerler Enerji Holding var, altında bir sürü şirket var. Örnek vereyim Tire’de yaptığımız nükleer santral ayrı bir şirket, Tekirdağ’daki rüzgar santralimiz ayrı bir şirket. Jeotermalde her santral ayrı bir şirket.

-Olmadığınız bir sektör var mı?

TÜRKER: Lojistik var, bir de basın yayın-medya (gülüyor).

-İzmir’de daha önce yaptığınız Park Yaşam, İzka, İzmirgaz gibi yatırımlar var. Şimdi de Mahall Bomonti... İzmir’i nasıl keşfettiniz?

TÜRKER: Atilla (Sezgin) hocam, Ayla (Heyfegil) Hanım ile... Danışmanlarım hep İzmirli (gülüyor). İzmir’e ilk gelişim 1974 yılı, burada çok yakın arkadaşlarım vardı. Çeşme Altınyunus’a gelmiştik. Ben hakikaten İzmir’i, İzmir’in insanını çok seviyorum. Tabiat mükemmel. O yıllardan beri İzmir’e çok geldim gittim, ticaret için de çok geldim. Tekstil için çok geldim, çok alışveriş yaptım. Ama dediğim gibi İzmir’i ve İzmirliler’i çok seviyorum. Bir de bu otoyol projesi, İzmir - İzmit Körfez geçişi çok büyük atılım, İzmir’in ekonomisine büyük katkı sağlayacağına eminim. Göç ile nüfus artışı olacağından da eminim.

İZMİRLİ İŞADAMI MUTAASSIP

-Ankara’dan bakınca İzmir nasıl gözüküyor?

TÜRKER: Ekonomik olarak daha mutaassıp gözüküyor. Fazla yatırımcı görmüyorum İzmirli işadamlarından.

-Mutaassıplığı açar mısınız?

TÜRKER: Yani aslında İzmir’de çok ciddi zenginler var. Nüfusa oranla bankalarda en fazla mevduatı olan İzmirli insanlar. Paralarını pek fazla çalıştırmayı düşünmüyorlar, tabii hepsi için söylemiyorum. İzmir’in meşhur sanayisini biliyoruz. Ama nüfusa oranla İzmirli işadamlarının İzmir’e daha fazla yatırım yapması gerektiğini düşünüyorum. İzmit körfez geçişiyle işadamlarının İzmir’e İstanbul’dan, Bursa’dan ilgisi olacaktır ve çevre illerden de akın olacaktır kesinlikle. Çünkü İzmir – İstanbul çok yakınlaşacak.

İZMİR’DE HEM YATIRIM, HEM NÜFUS ARTACAK

-Bu İstanbul’un sıkışmışlığıyla da ilgili değil mi?

TÜRKER: Bence de, şöyle söyleyeyim ben artık İstanbul’dan İzmir’e arabamla geliyorum. Hala bitmemesine rağmen yol hoşuma gidiyor, tabiatı seviyorum. Yolu da son derece kaliteli buluyorum. Çevre yolu bitince 3.5 saatte geleceğiz. Yakınlık demek, çabukluk demek. Dolayısıyla bu İzmir’de aynı anda hem  yatırımın, hem de nüfusun artacağına işarettir.

-Siz Ankara’da mı yaşıyorsunuz?

TÜRKER: Ankara, İstanbul ve İzmir. Şimdi üç şehirde yaşıyorum.

-Nerede daha mutlu uyanıyorsunuz?

TÜRKER: Şöyle (gülüyor)... Bir arkadaşım da sordu üç evli, tek eşliyim dedim (kahkahalar). Üç tane evimiz var, üçünde de mutluyum.

-İzmir’de iş yapmak zor denir. İş dünyası bürokrasiden yakınır. Siz böyle bir zorluk yaşadınız mı?

TÜRKER: Halkapınar’da yer alan içinde bulunduğumuz Mahall Bomonti arazisinde zorluk yaşadık. Bu araziyi üç yıl önce Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan ihaleyle 80 milyon Dolar’a aldık. Hatta üç yılı geçti, üç buçuk yıl başlayamadık. Bu bir işadamı için zorluktur, önünün açılması gerekir işadamının.

-Neden başlayamadınız?

TÜRKER: Sebep şu Şehir Plancıları Odası ve Büyükşehir Belediyesi dava açtı. Halbuki bizimle ilgisi olmayan bir işti. İmarı yapan belediye. Sadece bu araziyle ilgili değil, bütün bölgeyle ilgili yapılan imar planına itiraz ettiler. Üç yıl geçti, dava lehimize çıktı. 80 milyon dolara aldığımız arazi, 100 milyon dolara çıktı. Başlamadan bekledik, faiz ödüyorum sonuçta. Benim bütün diğer yatırımlarımı etkiliyor. Halbuki ben projeksiyon yapıyorum burayı alırken. Diyorum ki İzmir’i aldık, gelirimiz şu kadar kazancımız bu kadar, bu kazanç ile de şu yatırımları yapacağım diyorum. Tüm düzenim bozuluyor.

MAHALL BOMONTİ İZMİR, 2019’DA

-Halkapınar’da başladığınız Mahall Bomonti İzmir projesinin içeriği nedir?

TÜRKER: Mahall Bomonti, 100 yıllık geçmişiyle tarihin ve modern hayatın içiçe geçtiği bir proje. İnsanların sadece gündüz çalıştığı ofisler ya da gece yaşadığı konutlar değil, sanatıyla alışverişiyle entegre bir mahalle yaratılıyor. İçinde Bomonti üretim tesislerinden kalan aletlerin yer aldığı ve bölgenin tarihini anlatan bir müzesi, şarap üretim merkezi olacak.  Yerleşkedeki tüm binalar restore ediliyor. Arkada küçük bir tarihi köşkü de sanat merkezi yapacağız. Açık sinema gösterileri ve bin kişilik konserlerin verileceği bir platform oluşturuyoruz.

-Ne zaman bitecek?

TÜRKER: 2019 ortasında, Haziran’da bitirmeyi planlıyoruz. Önce tarihi eserleri tamamlıyoruz ve 2017 sonunda açacağız. Bu projedeki sosyal aktiviteler Türkiye’de hiçbir kampüste olmayan özellikteler. Tarihi binaların olduğu bölgede tamamiyle sanat, yeme içme ve sosyal aktiviteler olacak. Tüm İzmir’e ve İzmirliler’e hitap edecek.

-Yeni bir mahalle yaratıyorsunuz...

TÜRKER: Zaten Mahall ismi oradan geliyor. İlk Ankara’da kullandık. Bize tescilli bir isimdir. Türkerler gittiği her yerde bir mahalle yaratıyor. Ve çok da cazip fiyatlarla piyasaya çıktık.

-Ne kadar cazip, örneğin ortalama bir daire fiyatı ne kadar olacak?

TÜRKER: Metrekare olarak 2 bin dolar. Yani 100 metrekare bir daire 200 bin dolar kadar. Bu daireler çarşafından kahve fincanına kadar anahtar teslim, ‘Bavulunu al gel’ türünde daireler.

-Otopark?

TÜRKER: İzmir aslında hak ettiği güzel şeylere çok geç ulaşıyor. Neden bilmiyorum. Burada dört katlı otopark yapılıyor. Hem açık, hem kapalı otopark. Mesela Mavişehir’de kapalı otoparkı olan daireler sattık. O güne kadar hiç düşünülmemişti. İzmir gibi sıcak bir bölgede kapalı otopark yapılmamıştı. İzmirliler’in bu tür hizmetleri gerçekten de 20 sene önce alması gerekirdi.

BİNALİ YILDIRIM ETKİSİ

-İzmir’e ilk yatırımınız ne zamandı?

Biz bundan 11 yıl önce İzmir Gaz için ihaleye girmiştik ve 11 yıldır İzmir’deyiz. Ben İzmir’de böyle bir kampüs yapmayı düşünmemiştim. Mavişehir’de de yapmayı düşünmemiştim. Neden? Çünkü İzmir Adana, Antalya gibi Türkiye’nin en ucuz konut arz eden illerinden. Niye? Çünkü talep yok. İzmirli yatırım yapmıyor. Öyle görüyor idim geçmişte, bundan 5 yıl önce. Ancak doğru lokasyon, doğru proje ve iyi tanıtım olursa gördük ki çabuk satıyoruz. Onun için konuta bu ikinci yatırımı yapmaya karar verdik.

-Başbakan Binali Yıldırım’ın yerel seçimlerde Büyükşehir adayı olması İzmir’e ilgiyi artırdı mı?

TÜRKER: Kesinlikle, hele Başbakanlık’tan sonra çok daha iyi oldu. Oyunu artırdı, oyunun artırması İzmir’in daha çok fark edilmesi demektir.

-İzmir’e artan ilgi hayat tarzıyla da bağlantılı mı sizce?

TÜRKER: İzmir’in farklı bir havası, farklı bir ambiyansı var. Ama ben gene şunu söyleyeceğim birincisi bana göre İzmir – İzmit körfez geçişinin açılması ve İzmir’e son zamanlarda yapılan gurur verici yatırımlar. Rakiplerimize baktığımda gerçekten de ülkeye ve sektöre gurur verici işler yapılıyor. Ayrıca mesela ben İzmir’e geldiğimde çok sevdiğim birkaç restoran var, hemen orada olmak istiyorum.

-İnsanlarda biz artık İzmir’de yaşayalım fikri hakim...

TÜRKER: Antalya’da yaşayalım denmiyor, niye ? Bu iklimle de, tabiatıyla da, insanıyla da alakalı. Ulaşım imkanları ve ilçeleriyle de alakalı olabilir. Eğitim ve sağlık yatırımlarıyla da alakalı olabilir.

BAYRAKLI’YA DEV ŞEHİR HASTANESİ

-Bayraklı Şehir Hastanesi’ni de siz inşa ediyorsunuz...

TÜRKER: Evet o çok önemli, 900 milyon Dolarlık bir yatırım. Bu yatırımı da biz sağladık Türkerler ve Gama olarak. Özellikle darbe girişiminden sonra ülkeye gelen en büyük ve en ciddi yatırım. Bu finansmanı sağlamak için arkadaşlar bir yıldır uğraşıyor. Ülkemize olan güven açısından çok ciddi bir kaynak sağladık. Şunu da söyleyeyim, her ne pahasına kaynak bulmak için çıkmadık yurtdışına. Üç yıl ödemesiz, 15 yıl ödemeli 18 yıl vadeli Euribor artı 3.5 ile alındı. Bu kadar kaliteli bir hastane İzmir’e çok önemli doktorları çekecek, 2 bin 60 yataklı hastanede çalışan sayısı 6 bin kişi kadar olacak. Bittiğinde günde 80 bin kişi hastaneye girip çıkacak. Arazi 650 dönüm büyüklükte, yeni bir şehir inşa ediyoruz adeta.

-İzmir’in sağlık kenti olması projeksiyonunda önemli bir rol oynacak o zaman?

TÜRKER: Hem de sağlık turizminde. Kendi öz kaynağımızla hafriyat çalışmalarına başladık 8 ay kadar önce. Şu anda altyapı çalışmalarının sonuna geldik. Bayraklı Şehir Hastanesi 30 ay sonra yani 2.5 yıl sonra tamamlanacak. Arkadaşlar beni Avusturya’ya götürdüler. Avrupa’nın en büyük hastanesi Avusturya’da, 2 bin 400 yatak. İnsan o hastaneyi görünce ortaya ne çıkacağını anlıyor, devasa bir yer.  

İZMİR’İ KİM YÖNETECEK?

-İzmir’e gelen büyük sermaye, dev yatırımlar ile kent yaşanmaz hale mi gelecek diye endişeliyiz. İstanbul gibi olmak istemiyoruz...

TÜRKER: İzmirİstanbul gibi olmuyor zaten. İzmir planlı gelişiyor. Bakın Büyükşehir Belediyesi burayı son derece akıllı şekilde gökdelen bölgesi yapmış. Dışarıda da villa bölgeleri var. Çok yakın yerler, hemen İzmir’in içinde. Bazı insanlar da gökdelende yaşamak istiyor.

-10 sene sonra İzmir’i nerede görüyorsunuz?

TÜRKER: Bu tamamen İzmir’i hangi siyasetçilerin yöneteceği ve o kişilerin vizyonuyla ilgili. Bakın bu kadar büyük gruplar İzmir’e gelmiş yatırım yapıyorlar. İş Yatırım gelmiş, Folkart zaten var, Rönesans var, Tekfen var. Bunlar ülkenin hakikaten yüz akı işadamları. Bizi gören başka işadamları da şimdi İzmir’e yatırım yapmak istiyor.

-İzmir cazibe merkezi mi oldu?

TÜRKER: Kesinlikle kesinlikle. İzmir’de nitelikli yaşamı talep eden bir çekirdek var. İzmirli bundan vazgeçmiyor.

TREND YENİLENEBİLİR ENERJİ

-Önümüzdeki yılların yatırım trendi ne olacak?

TÜRKER: Trend yenilenebilir enerjide. Biz yenilenebilir enerji ve ülkemizin kaynaklarından elde edilebilen enerji üzerinde duruyoruz. Yenilenebilir enerji dediğimiz zaman rüzgar, jeotermal, hidroelekrik, güneş ve bio enerjiden bahsediyoruz.

-Örneğin rüzgar enerjisi üretiminiz ne kadar?

TÜRKER: Şöyle söyleyeyim mesela 1 megawattlık jeotermal santralinin üretimi ile 3 megawattlık rüzgar santrali aynı. Birisi 8 bin 500 saat çalışıyor, yani kömür gibi. Yılda 8 bin 760 saat var biliyorsunuz. Jeotermal 8 bin 500 saat çalışıyor.

-Nasıl yani, yılda kaç saat var diye mi plan yapıyorsunuz...

TÜRKER: (Şaşırmama aldırmadan yanıta devam ediyor...) Rüzgar ise maksimum 3 bin – 3 bin 500 saat çalışıyor. Hidroelektrik santralinde 140 megawatt kurulu gücümüz var. Bu ay 100 megawattlık rüzgar santralimiz de devreye giriyor.

-Sizi dinlerken telaşa kapılıyorum. İnsan yüz küsur şirkete nasıl yeter, hepsini nasıl yönetir diye...

TÜRKER: (Danışmanlarını göstererek gülüyor) İşte Atilla hoca var, Ayla var...

DÖRT SAAT UYKU

-Günde kaç saat uyuyorsunuz Kazım Bey?

TÜRKER: Samimi söylüyorum dört saat. Onu çok net söyleyebilirim. Hadi beşe çıkarayım. Elimde olsa çıkaracağım da... (gülüyor)

-Yetiyor mu dört saat uyku?

TÜRKER: Valla yetiyor, yetmiyor... Ama ben zindeyim onu söyleyeyim. Enerjiğim.

İTİBARI KORUMAK ÖNEMLİ

-Neden bu sürat, hayattan beklentiniz nedir?

(Danışmanlarından ‘İşte bu tipik bir İzmirli sorusu. İstanbul'da bu soruyu duymazsınız’ uyarısı geliyor...)

TÜRKER: Başarı ve itibar. İtibarlı başarı diyelim daha doğru tanımla. O itibarı koruyabilmek son derece önemlidir. Hem dostluklarda, hem sözde,  hem de ticari kurallarda.

-Sürekli büyümek zor değil mi?

TÜRKER: Bu yatırımlar vatandaş olarak sizin işinize gelmiyor mu? Benim yeni iş kollarına girip başarılı işler yapmam ve binlerce insana iş sağlamam ülkem açısından da önemli. Geleceğimiz açısından, dünyanın bize bakışı açısından da önemli. Biz ne dedik? Bizim işadamlarımız farklı dedik. Yüzlerce başarılı, çok sevdiği saydığım ve takdir ettiğim örnek aldığım işadamımız var. Nasıl oluyor, biz ne yapıyoruz? Ekibimizle oturuyoruz, ne yapabilirize bakıyoruz. Ülkemizin ihtiyaçlarını çıkarıyoruz, ülkemizin Avrupa ile entegrasyonunda hangi konularda boşluğumuz var, ne yaparız da daha başarılı oluruz diye kendimize alanlar açıyoruz. Bunlardan bir tanesini hemen söyleyeyim size. Ülkenin ihtiyacı olan bir yeni sektör. Burada önemli olan yerli yabancı bankacıların bu işe inanması. Kendini şu kadar yılda amorti eder, bu iş para kazanır diyorsa zaten yatırım yapılabiliyor.

-O noktada siz mi ikna ediyorsunuz?

TÜRKER: Hayır yatırımın kendisi ikna ediyor. İşi biz buluyoruz, icat eden biziz ama bankacılar değerlendiriyor. Doğru iş ise, kendini satıyor yoksa çöpe atarsın.

MERSİN’E DOĞALGAZ DEPOSU

-Yeni yatırımınızı anlatıyordunuz...

TÜRKER: Yeni iş yeraltı doğalgaz depolaması. Mersin’de 3 milyar metreküplük bir depo yapacağız. Şu anda çalışmalarımızın sonuna geldik, belki yurtdışı ortaklılar yapacağız. Ülkenin buna niye ihtiyacı var? Gelen gaz borularla satılıyor. Biliyorsunuz biz İzmirgaz’da da ortağız. Aldığımız gazı aynı gün satmak zorundayız, tüketmek zorundayız. Depolama tesisi yok Türkiye’de. Şu anda Tuz Gölü’nün altına bir tane yapılıyor ama bitmedi. Bir tane küçük tesis Tekirdağ’da Marmara Ereğlisi’nde  var. Ama bazen ülkenin gaza ihtiyacı oluyor, gaz bulamıyoruz elektriklerimiz kesiliyor. Gaz çevrim santrallerimiz çalışmıyor. Eğer gazı depolayabilirsek ihtiyacımız olduğu anda çıkarıp kullanabiliriz. Böyle bir depo yapıyoruz.Yerin 3 bin metre altında tuz mağaraları var. Tuz mağaraları geçirimsizlik yapıyor ve dolayısıyla o mağaraları kullanacağız.

-Ne zaman faaliyete geçecek?

TÜRKER: Ne zaman para bulursak, o zaman (gülüyor). Bu projeleri satar para kazanırsak...

HATAYA ÇOK KIZARIM

-Nasıl bir yöneticisiniz? Holdingde toplantı masasında nasıl biri oluyorsunuz?

TÜRKER: Toplantının gündemine bağlı... Çok samimi söylüyorum. Bazen çok munis yumuşak, şeker gibi, bazen de... (gülüyor) Çok sistematik ve takipçiyimdir.

-En çok neye kızarsınız, sizi en çok ne delirtir?

TÜRKER: İşini doğru yapamamaya. Hakikaten hataya kızarım. En çok üzüldüğüm de şu, ülkede çok parlak insanlar yetişiyor. Ama biz o parlak insanlara ulaşmakta güçlük çekiyoruz, çoğu yurtdışına gidiyor. Ya da üniversitesi olan büyük holdinglere gidiyorlar.

-İş görüşmesi yapar mısınız, neye dikkat edersiniz?

TÜRKER: Yaparım. Önce duruşuna, bakışına, gözüne, haline tavrına, mimiklerine.

-Parlak CV’li bir genç geldi diyelim...

TÜRKER: Geçen gün yaptığım bir görüşmede örneğin genç bir arkadaş çok etkiledi beni. Neyi etkiledi? Konuşması, işe bakışı, sorduğum sorulara cevabı. Çok gözüm tuttu, inşallah yanılmam. Ama yanılmayacağımı da biliyorum.

PES ETMEM

-Güçlü ve zayıf yanlarınız neler?

TÜRKER: Güçlü yanımı söyleyeyim, çok mücadeleciyimdir. İnandığım hiçbir işin peşini bırakmam, sonunda da başarırım. Ama doğru bildiğim, inandığım konularda da böyledir. Pes etmem. Ülke olarak da, işadamı olarak da çok zor günler geçirdik. Ama ben meseleye önce olumlu bakarım. Mücadele önemli mücadele. Ben şimdi artık şunu yapıyorum. Gece başucumda bir not defterim durur. Aklıma gelenleri kalkar yazarım. Onun için de uyuyamıyorum.

BİR KERE KANARIM...

-Peki zayıf yanınız?

TÜRKER: Tabii bir sürü iş yaparken hata da yapıyorsunuz. O hata işte benim zayıf yanım. Şöyle bir huyum var, inanmak istiyorum. Bir olaya, insanlara inanmak istiyorum. O arada bazı şeyleri kaçırıyorum ve hata yapıyorum. O zaman da üzülüyorum. Zayıf yanımı da öyle görüyorum. İkna olabiliyorum. Herkes herkesi kandırabilir sonuçta. Ama bir kere en fazla.

-Peki Kazım Türker nasıl dinlenir?

TÜRKER: Hayal ederek, işlerimi hayal ederek dinleniyorum.

HAYALİM, HEDEFİMDİR

-Sizin “AK Parti dönemi zengini değilim” diye bir sözünüz var.

TÜRKER: Bu çok eskiden söylenmiş bir söz. Açık net söyledim, 1973 yılında iş hayatına atılıyorum. 73’ten beri varlığım var. İnsanlar çalışınca AK Parti’de olsa, MHP’de olsa, ANAP’ta, Doğru Yol’da olsa...

-Bu hükümetin bir farkı var mı?

TÜRKER: Farkını hemen şöyle söyleyeyim, benim beğendiğim yönü bir kere tek parti hükümeti olması. Bu işadamına son derece rahatlık veriyor. İstikrar, önümüzü görme bunların hepsi son derece önemli.

-“Bu noktaya geleceğimi hayal bile edemezdim” demişsiniz bir açıklamanızda...

TÜRKER: 1.1 milyar dolarlık işi bundan 10 sene önce gerçekten hayal edemezdim. Ama hep hayal kurarım onu da söyleyeyim. Hayalim, hedefim demektir. Hayal ederim. Şimdi başka hayallerim var. Önce hayal ediyorum, hedefi koyuyorum. Sonra itibarımı zedelemeden, toplumun genel ahlak kuralları içerisinde o hedefe doğru giderim. İnsan işini ciddi yapınca, iyi de biliyorsa tüm sektörlerde başarılı olabilir. Birinci amaç çok para kazanmak değil, istikrarlı iş yapmak olmalı. Her ne pahasına olursa olsun diye o hedefe yürümem. Her yol mübah değildir.

Kaynak: Egedesonsöz

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.