
İstanbul'da Başlatılması Planlanan Sosyal Kiralık Konut Modeli İzmir İçin de Umut Olabilir mi?
İstanbul’da başlatılması planlanan sosyal kiralık konut modeli sektörde heyecan yaratırken gözler yüksek kira kriziyle boğuşan İzmir’e çevrildi. Bu modelin İzmir’de uygulanması, barınma krizinin çözümünde hayati rol oynayabilir
Haziran 2025 itibarıyla İstanbul'da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan sosyal kiralık konut projesi, Türkiye genelinde kira krizine karşı umut ışığı oldu. Kiraların erişilemez hale geldiği büyükşehirlerde bu modelin yaygınlaştırılması çağrıları yükselirken, gözler krizin en sert yaşandığı illerden biri olan İzmir’e çevrildi.
Son yıllarda göç, turizm ve konut arzındaki yetersizlik gibi nedenlerle İzmir’de kiralar tarihi zirvelere ulaştı. Emlak sektörüne göre kent genelinde ortalama kira Haziran 2025 itibarıyla 19 bin TL seviyesine çıkarken, merkezi semtlerde bu rakam 25-30 bin TL’yi buluyor. Özellikle gençler, emekliler, yeni evliler ve öğrenciler için barınma, giderek çözümsüz bir hale geliyor.
İstanbul’da başlatılan modelin özü, devletin sahip olduğu konutları düşük kirayla dar gelirli gruplara uzun vadeli olarak tahsis etmesi. Konutlar satılmıyor; TOKİ ve Emlak Konut eliyle üretilerek kiraya veriliyor. Bu sistemde kira bedelleri piyasanın neredeyse yarısına denk geliyor.
Peki, bu sistem İzmir için de geçerli olabilir mi?
Yanıt, barınma istatistiklerine ve sosyal tabloya bakıldığında netleşiyor. İzmir'de 2024 sonunda yapılan TÜİK verilerine göre ev sahipliği oranı %53'e kadar düşmüş durumda. Bu da her iki haneden birinin kiracı olduğu anlamına geliyor. Öte yandan, pandemiden bu yana yaşanan fiyat şokları ve inşaat maliyetlerindeki artış, yeni konut üretimini baskı altına aldı. Yerel kaynaklar, İzmir’de yıllık konut ihtiyacının yaklaşık 60 bin adet olduğunu, fakat üretimin bunun yarısına bile ulaşamadığını bildiriyor.
Sosyal kiralık konut modeli, İzmir gibi ekonomik gelir dağılımının keskin olduğu bir kentte sadece konut krizine değil, aynı zamanda kentsel dengesizliklere, nüfus baskısına ve sosyoekonomik ayrışmaya da çözüm olabilir. İstanbul’daki gibi bir modelin İzmir’de de hayata geçirilmesi; Karabağlar, Buca, Bayraklı ve Bornova gibi kira yükünün ağır olduğu ilçelerde yaşayan binlerce aileye nefes aldırabilir.
Uzmanlar bu modelin yalnızca dar gelirliye konut üretmekle sınırlı kalmaması, aynı zamanda özel sektörle iş birliği içinde “yap-işlet-devret” tarzı üretim modelleriyle hızlandırılması gerektiğini vurguluyor. Aynı zamanda deprem riski yüksek olan İzmir için bu tür konut üretimleri, kentsel dönüşüm süreçlerini destekleyecek bir zemin de oluşturabilir.
Sonuç olarak, İstanbul'da atılan bu adımın İzmir'e taşınması sadece sosyal bir tercih değil, aynı zamanda şehircilik politikaları açısından da stratejik bir zorunluluk olarak değerlendiriliyor. Çünkü İzmir'de barınma sorunu artık sadece ekonomik değil, insani ve toplumsal bir kriz halini almış durumda.






HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.