İnşaat Firmalarının Kredi Borcu 372 Milyar TL'ye Ulaştı

İnşaat Firmalarının Kredi Borcu 372 Milyar TL'ye Ulaştı

Yaklaşık 2 milyon kişiye istihdam sağlayan inşaat sektörü yüksek kredi borçlarıyla karşı karşıya. Sektör toplam kredilerin yüzde 15'ini kullanırken 800 binden fazla konut satılmayı bekliyor.

A+A-

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Eylül 2018 verilerine göre, inşaat sektörüne verilen kredi miktarı, toplam kredilerin yaklaşık yüzde 15’ine ulaşmış durumda. İnşaat şirketlerinin kullandığı nakdi kredi miktarı 217 milyar TL’yi geçerken teminat mektubu ile kullandırılan kredi miktarı ise 155 milyar TL’ye çıktı.

Buna karşın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye genelinde konut satışları 2018 Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9.2 oranında azalarak 127 bin 327 oldu. İlk defa satılan konut sayısı ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14 azaldı.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin hazırladığı Eylül 2018 Sektör Raporu’nda yer alan şu tespitler de inşaattaki büyük tehlikeyi ortaya koyan nitelikte: "Yılın ikinci çeyreğinde inşaat sektörü ile Türkiye ekonomisinin büyümesi arasındaki paralellik önemli ölçüde kayboldu. İnşaat sektöründe çeyrek dönemlerde üst üste süren hızlı büyüme, yerini çok ciddi yavaşlamaya bıraktı. İnşaat sektörü güven endeksi, ölçülmeye başlandığı 2010 yılından bu yana en düşük seviyesine indi.”

“Yaklaşık 800 bin konut elde kaldı”

Son günlerde basında yer alan haberlere göre, Maliye ve Hazine Bakanlıklarının yürüttüğü çalışma kapsamında Emlak Konut kendi değerlediği fiyat ile stoktaki konutları satın alarak şirketlerin borç sorununu çözecek bir kaynak yaratacak. Plana göre satış bedelinin yüzde 70'i ile firmaların banka borcu ödenecek, yüzde 30'luk kısım ise firmalara verilerek kendi işlerinde kullanılması sağlanacak.

Peki ekonomi yönetimi tarafından yalanlanmasa da henüz resmi olarak açıklanmayan bu yöntem,  inşaat sektörünü içinde bulunduğu kriz ortamından çıkarabilir mi?

DW Türkçe’ye konuşan İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) ve Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın konut sektörüne yönelik olarak bir envanter çalışması başlattığını ve bu konuda inşaat sektöründen de bilgi istediğini belirtiyor.

“Yeni ruhsatlarda yüzde 50 düşüş var”

Hükümetin elde kalan konutlara ilişkin ne tür bir adım atacağını henüz bilmediklerini ifade eden Durbakayım, “Türkiye genelinde yaklaşık 800 bin hazır konutun şu anda elde kaldığını söyleyebiliriz. Ama hükümetin çıkaracağı envanter sonrasında ortaya koyacağı plan ve programla bu konutların 3-5 ayda satılabileceğini düşünüyoruz” diye konuşuyor.

Öte yandan İNDER Başkanı, sektörde yalnızca elde kalan konutlarda değil, yeni yatırımlarda da sorun olduğuna işaret ediyor. Türkiye’de son yıllarda yıllık konut satışlarının 1,3 milyon adetlere çıktığını hatırlatan Durbakayım, son 1 yılda ise yeni alınan inşaat ruhsatlarında yüzde 50’ye varan bir gerileme olduğunu söylüyor. Aynı zamanda tüm inşaat malzemelerine ortalama yüzde 60 zam geldiğini de dile getiren Durbakayım, bu maliyet artırıcı olumsuz gelişmelere karşın sektörün konut fiyatlarına zam yapmadığını vurguluyor.

“Bankacılık sektörünü de tehdit ediyor

Ancak inşaat sektöründen yapılan temkinli açıklamalara rağmen, inşaat şirketlerinin kredi borcu sorunu acil bir eylem planını gerekli kılıyor.

DW Türkçe’ye konuşan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe’ye göre, inşaat sektörünün diğer sektörlerle olan yakın ilişkisi nedeniyle konut stoğu konusundaki sıkıntılar tüm alanlarda hissedilen bir sıkıntı haline gelmiş durumda.

Bugün itibariyle inşaat şirketlerinin 372 milyar TL’lik borçlarını ödeyemez hale geldiğine dikkat çeken Prof. Karatepe, “Çok ciddi olan bu kredi riski bankacılık sektörünü de tehdit eder bir hale geldi” diyor. Buna karşın dünyada hiçbir ülkenin satılmayan konutları kamu kaynakları ile satın alma yoluna giderek, halka ilave borç yaratacak bir sonuca yol açamayacağını öne süren Karatepe, şunları söylüyor: “Bu uygulama hayata geçerse, devlet inşaat sektörünün borçlarını üstüne alarak, ortaya çıkan sorunların faturasını halka çıkarmış olur. O zaman yarın satılamayan otomobilleri de mi devlet satın alacak? Ekonomideki mevcut sorunlar böyle palyatif çözümlerle değil, krizin yaşandığını kabul ederek daha gerçekçi çözümler üretilmesi gerekiyor.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.