
Bilimsellikten, Mühendislik Ve Mimarlık Formasyonlarından Ödün Vermiyoruz
28 yılda 18 projeye imza atan Yita İnşaat’ın genel müdürü Mustafa Yiğit bilimsellikten, mühendislik ve mimarlık formasyonlarından, etik değerlerden ödün vermemeyi prensip edindiklerini söyledi.
Kısaca YİTA İnşaat’ı anlatır mısınız?
1997 yılında kurulan Yita İnşaat, İzmir merkezli bir aile şirketidir. Ağırlıklı olarak konut üreten firma kuruluşundan bu güne Çeşme'den Kemalpaşa'ya, Çiğli'den Güzelbahçe’ye uzanan geniş bir alanda 18 proje tamamlamış ve 910 bağımsız bölüm teslim etmiştir. İnsan yaşamında yıllardır devam eden doğru ile yanlışın savaşımında doğrudan yana olduğunu somut değerlerle yaşama aktarma vizyonu ile hareket eden firma, bilimsellikten, mühendislik ve mimarlık formasyonlarından, etik değerlerden ödün vermemeyi prensip edinmiştir.
Türkiye inşaat sektörü hakkındaki düşünceleriniz?
İnşaat sektörüne gelmeden önce ülkemiz ekonomisine kısaca bir kaç cümle ile değinmek isterim. Ekonomimizdeki en zayıf halkayı ‘’güven‘’ olgusunun beslediğine inanıyorum. Ülkemizde, insan yaşamına özgü olan ve doğal olarak yaşanan sosyal, siyasal, kültürel, etnik kökenli bir takım olayların ekonomimizin rasyolarını direk etkilemesi ulus olarak ayrıştığımızın ve karşılıklı ‘’güven‘’ değerimizi yitirdiğimizin en somut göstergesidir diye düşünüyorum. Liyakatlı ve gerçekten bağımsız kişi ve kurumlarca yönetilen gelişmiş ekonomilere baktığımızda, yaşanan benzeri toplumsal olayların ekonomik programların işleyişinde olumsuz etki yaratmadığını görüyoruz.
İnşaat sektörüne gelirsek: ekonominin bütününde yaşanan olumsuzluklar ve kırılganlıklar toplam ekonomiyi oluşturan tüm sektörleri de direk olarak etkilemektedir. İnşaat sektörünün ekonomimizdeki payının % 6 – 7 civarında olduğu, bu payın % 60’ını ise konut üretimi alt sektörünün oluşturduğu uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu bilgilere göre konut üretimi sektörünün ekonomideki toplam payının % 4 civarında olduğu görülmektedir. Halbuki toplam ekonomideki payı %4 gibi küçük bir oran olan konut üretim sektörü insan yaşamının beslenme ve giyinmeden sonra üçüncü sırada gelen barınma ihtiyacını karşılayan çok önemli bir alt sektördür. Ülkemizde konut sahipliliği oranının % 55’ler civarında olduğu, buna karşın gelişmiş ekonomilerde bu oranın % 95’lere kadar çıktığı değerlendirilirse konut üretim sektörünün önemi daha iyi anlaşılacaktır düşüncesindeyim. Ülkemizde konut üretiminin ve buna bağlı olarak konut sahipliliği oranının arttırılması gerektiği tartışma kabul etmeyen bir gerçektir. Şu an bu konuda ülkemiz gerçeklerini analitik bakış açısıyla irdelediğimizde, sorunun en önemli kaynağının konut üretimi sektörünün sosyal devlet ilkelerine uygun bir ulusal politikayla yönetilmediği, yerel ve idari yönetimlerin konuyla yeterli düzeyde ilgilenemediği, büyük oranda, yurttaşlarla konut üreticisi yüklenicilerin baş başa bırakılmış olduğu görülmektedir. Konut üretiminin ve buna bağlı olarak konut sahipliliği oranının arttırılması için atılacak ilk adımın ulusal bir politikanın oluşturulması, bu politikanın da yerel ve merkezi yönetimler, meslek odaları, ilgili sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar ve yüklenicilerin içinde bulunduğu bir konsensüs çerçevesinde yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sektörümüzün önemli sorunlarından olan arsa üretimi, yapım maliyetlerinin yüksekliği, ilgili yönetmelikler ve bazı yerel yönetimlerin imar plan notlarından kaynaklı problemler, inşaat yapımının konusunda yetkin ve ehliyetli kişilerce yapılması gerekliliği, kalifiye eleman problemi, ruhsatlama sürecinde yaşanan bürokrasi yoğunluğu ve zaman kaybı vb.. sorunların sözünü ettiğimiz konsensüs çerçevesinde daha kolay çözülebileceği tartışmasız bir gerçektir.
Çerçeveyi küçültüp konuya İzmir özelinde baktığımızda kentimizin yıllık konut ihtiyacının 35.000 konut civarında olduğunu biliyoruz. Bu rakamı nüfusla kıyaslandığımızda İzmir’in konut ihtiyacının Türkiye genelindeki konut ihtiyacı ortalamasından % 35 daha fazla olduğunu görüyoruz. Bir taraftan sektörle ilgili olarak yukarıda saydığımız sorunlar İzmir için de aynen geçerli iken, diğer taraftan İzmir özelindeki konut ihtiyacı ve talebinin ortalamaların üzerinde olması konunun İzmir özelinde çok daha dikkatli ve kapsamlı olarak değerlendirilmesi gerçeğini gözler önüne sermektedir. Bir diğer önemli konu ise İzmir’in 11 merkez ilçesindeki (İzmir Büyükşehir Belediyesi 2023 yılı verilerine göre) 1.353.700 adet olan mevcut konut stoğunun durumudur. Söz konusu toplam konut stoğunun yaklaşık % 43 ünün gecekondu olduğu düşünülürse konunun ne kadar vahim olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu tablo yüksek deprem riski taşıyan kentimizde yaklaşık 580.000 civarındaki konutun en kısa sürede dönüştürülmesi ve depreme dirençli hale getirilmesi gerektiğini göstermektedir. Tüm bu söylediklerimle umutsuz bir tablo çizmek istemiyorum ama gerek her an beklediğimiz olası İzmir depreminin hasarlarını en aza indirmek açısından gerekse gelir seviyesi ve sosyal statüsü ne olursa olsun tüm yurttaşlarımızın gerekli sosyal donatılara sahip, güvenli, nitelikli ve karşılanabilir maliyetli konutlarda yaşamalarının en doğal insan hakkı olması açısından daha fazla vakit kaybetmeden çözüm arayışına girmemiz gerektiğine inanıyorum.
YİTA - ERKOÇ İş Ortaklığı?
Erkoç grup ile işbirliğimizin başlangıcı 16 yıl öncesine dayanmaktadır. 2021 yılında kurduğumuz resmi ortaklığın doğurduğu sinerji ile Bayraklı Manavkuyu mahallesinde 114 daire + 19 iş yerinden oluşan 9 Eylül Sitesi ve Alsancakta 20 daire + 2 iş yerinden oluşan Çimen Ap. Projelerimiz % 95 oranında tamamlanarak yapı kullanma izin belgesi alınması aşamasın gelmiştir.
Kısa vadeli programınız?
Kemalpaşa’da ruhsat aşamasında olan 17 villalık bir projeye başlamak üzereyiz. 14.760 m² arsa üzerine yapılacak olan proje kapsamında brüt alanı 281 m² ile 471 m² aralığında değişen 4 farklı tipte 3+2, 4+2, 5+2 ve 6+2 kullanımlı villalar yapacağız. Ayrıca Urla’ da ve Çeşme’ de görüşmelerini sürdürdüğümüz 2 projemiz fizibilite aşamasında bulunmaktadır.
Uzun vadeli programınız?
Uzun vadede üretimle ilgili işleyiş o günün koşullarında arz – talep dengesinin iyi değerlendirilmesiyle kendiliğinden oluşuyor zaten. Bana göre uzun vadede şirketin teknik ve etik ilkelerini sonraki kuşaklara aktarmak ve yaşatmak çok önemli. YİTA İnşaat özelinde ikinci kuşak olan mimar Ekin YİĞİT şirketimizde aktif olarak dördüncü yılını çalışmaktadır. Yine ikinci kuşak olan Taylan YİĞİT ise Şehir ve Bölge Planlama eğitimi almakta olup 2027 yılında şirketimiz bünyesinde bayrak yarışına devam edecektir.
Piyasalar hakkındaki öngörünüz?
Karamsar olmadığımı belirtmek isterim. Geçmişte de benzer sıkıntılar ve durgunluklar yaşadık. Son 3 yıldır yaşadığımız sıkıntı ve durgunluğun 2025 yılının ikinci yarısından başlayarak iyileşme yönünde evrileceğine inanıyorum. Mustafa Kemal’ in mühendisler için söylediği ‘’ İleriye bakın, cesur olun ve ülkemizi geliştirmek için elinizden gelenin en iyisini yapın ‘’ sözlerini bir inşaat mühendisi olarak kendi adıma emir kabul ediyorum.






HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.