Evlerimiz Ne Kadar Verimli?

Niyazi Gültekin

Modern yapılar, geleceği planlanarak tasarlanmış yapılardır. Estetiğin ve lüksün sınırlarını zorlamak; güvenilir, dayanıklı binalar yapmak binayı modernleştirmek için yeterli adımlar değildir.

‘Kendi kendini yaşatabilen’ yapılar üretmek, çevre dostu yapılar üretmek, az enerji tüketen, tükettiği enerjiyi üreten yapılar üretmek konutta modernleşmenin olmazsa olmazı.

Binalarda enerji tasarrufu denildiğinde benim aklıma hep 2014 yılında Muş’ta çekilen görmüş olduğunuz bu ‘naylon apartman’ fotoğrafı gelir. Türkiye’nin yalıtım gerçeği!

Her ne kadar son dönemlerde yapılan yapılar yalıtım konusunda belli bir mesafe kat etmiş olsa bile ne yazık ki bu fotoğraf ülkemizdeki birçok binanın gerçeğini yansıtıyor. 

Kışın çok soğuk, yazın çok sıcak bir iklimde yaşamamıza rağmen, 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanununu ancak 2007 yılında çıkarabildik. 2011 yılında Binalarda Enerji Performansı yönetmeliği ile enerji kimlik belgesi zorunluluğu getirildi. Binalar verimliliğine göre A ve G arasında sınıflandırılıyor.  A çok verimli binalar, G verimsiz binalar oluyor. Bunun orta yollusu ise C sınıfı. Türkiye’deki kaç binanın A sınıf olduğunu, kaç binanın G sınıf olduğunu bir incelemek lazım.

Hükümet sadece yeni yapılan binalara enerji kimliği zorunluğu getirmekle yetinmeyip mevcut yapılara da enerji kimlik zorunluluğu getirdi. Sahi geçtiğimiz nisan ayında bu zorunluluğun 2020 yılına kadar ertelendiği açıklandı. 2020 yılından sonra enerji kimlik belgesi alamayan binaların alınıp-satılması yasal olarak mümkün olamayacak.

Çevre Şehircilik bakanı Mehmet Özhaseki yağmur sularının değerlendirilmesine yönelik bir yönetmelik hazırlığı içerisinde olduklarını söyledi. Akıllı şehirler projesi kapsamında binaların verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalar da sürdürülüyor diğer taraftan.

Ne kadar geç kalmış olsak bile yalıtım ve alternatif enerji üretimi konusunda yasal düzenlemeler yapılması, bu konuda teşvik edici adımların atılması memnuniyet verici. Umarım bunlar daha ileri seviyeye taşınır.

***

Uluslararası Enerji Ajansı'nın araştırmalarına göre, Türkiye gibi orta iklim kuşağındaki bir ülkede konutlarda enerji tüketiminin dağılımı ısıtmada %55, su ısıtmada %19, beslenmede %4, aydınlatmada %3 ve ev aletlerinde %19 olarak belirlenmiştir.

***

Enerji tasarrufu sağlamada önemli bir unsur olan pencere ve kapılarda önemli gelişmeler sağladık. Ancak çatı konusunda hala çok zayıfız. Türkiye’deki mevcut yapıların yüzde 85’inde hala çatı yalıtımı yok. 

İnşaat aşamasında kullanılan yalıtım malzemelerinin dikkatli seçilmesi gerekiyor. Piyasadaki malzemelerin bir kısmında beyan edilen yalıtım özelliklerinin bulunmadığına şahit oluyoruz. Yalıtım malzemeleri konusunda eğitimli ara elemanların yetiştirilerek, en verimli şekilde kullanılmasının sağlanması gerekiyor.

Mimar ve mühendislerin projelerini çizerken enerji tasarrufu ve yenilebilir enerji kullanımına önemsemesi gerekir.

Binada enerji kaybı olmaması için ısı ve su yalıtımı mutlaka yapılmalıdır.

***

Teknolojik anlamda bu kadar ilerlediğimiz bir noktada artık sadece tasarrufla yetinmemeliyiz. Aynı zamanda alternatif enerji kaynaklarını da maksimum seviyede kullanmalıyız. 4 mevsim güneş alan Ege-Akdeniz kıyı bölgelerimize rağmen güneş enerjisinden çok az yararlanıyoruz. Yağmur suyunu arıtan binamız yok neredeyse...

Yeni üretilecek binaların kendi kendine yetebilen, az enerji tüketen ve tükettiği kaynakları üreten binalar olması gerekir. Hükümetin teşviklerini artırması, bina yapan müteahhitlerin de yenilebilir enerji kullanımını artırması gerek.