
10 Yılda Deprem İzolatörlü 1.200 Konut İnşa Edeceğiz
İbrahim Sarıkaya Grup A.Ş. kurucusu İbrahim Sarıkaya, 2035 yılına kadar 1200'e yakın konut üretmeyi hedeflerken tüm projelerde sismik izolatörün kullanacaklarını ve depreme karşı dirençli yapılar inşa edeceklerini ifade etti.
1995 yılında taşeronluk yaparak inşaat sektörüne adım atan Mehmet Salih Sarıkaya, 1999 yılında seramik alanına yöneldi. Abisi Mehmet Salih Sarıkaya'nın yanında 11 yaşından inşaatta çalışmaya başlayan İbrahim Sarıkaya, 2011 yılında abisinin ani vefatıyla beraber çok genç yaşta işlerin başına geçmek zorunda kaldı. İstanbul'daki ticari hayatlarını durdurarak İzmir'e taşınan İbrahim Sarıkaya, kardeşi Yunus Sarıkaya ile yeniden bir hayat kurma mücadelesine girdi. Büyük borç yükünün ardından neredeyse sıfırdan başlayan iki genç kardeş, 2012 yılında İbrahim Sarıkaya Grup A.Ş.'yi kurdu. Rahmetli abisinin balık yemeyi değil balık tutmayı öğreten hayat mottosuyla ilerlediklerini belirten İbrahim Sarıkaya, "Biz balığımızı kendimiz tuttuk, kendimiz pişirdik ama lokmamızı herkesle paylaştık" dedi. 2012 yılı için genç olmalarının kendileri için hem avantaj hem de dezavantaj olduğunu ifade eden İbrahim Sarıkaya, "İş için gittiğimizde yaşın kaç diye sordular, işleri büyütünce bu kez gençlerin önünü açtık, dediler" dedi.
2012'den bu yana 9 projeyi hayata geçiren İbrahim Sarıkaya Grup A.Ş., son olarak Menemen'de inşasını tamamladığı Yaşam Evleri projesiyle dikkat çekti. İbrahim Sarıkaya Grup A.Ş., 2035 yılına kadar 1200'e yakın konut üretmeyi hedeflerken sismik izolatörün olmadığı hiç bir projeye de imza atmayı düşünmüyor.
Enerjimiz yüksek
Kaliteli malzemenin yanında kaliteli insan kaynağının da çok önemli olduğunu belirten İbrahim Sarıkaya, "Doğru yer, doğru arsa, doğru proje, doğru satış ve doğru müşteri... Bunları yaptığınız da kalite beraberinde geliyor. Mimarından inşaattan mühendisine, ustasından çırağına kadar doğru ve işinde iyi olan kişilerle çalışıyoruz. Bizler hiçbir zaman ofis müteahhiti olmadık. Beyaz gömlekle şantiyede gezmedik. İş kıyafetimiz ve baretimizle hep şantiyede olduk, müteahhit olarak boyanın nasıl yapıldığından jeoloji mühendisinin nasıl rapor aldığına kadar her şeyi bilme zorunluluğumuzun olduğunun farkında ve bilincinde olduk. Genç olduğumuz için enerjimiz çok yüksek. Emin adımlarla büyümek istiyoruz. Bunun için daha yolumuz var. Öz sermayemizle ve mesleğimize olan aşkımızla tek işimiz olan bu sektörde büyümeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
İlk projelerini Çiğli'de hayata geçirdiklerini belirten İbrahim Sarıkaya Grup A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Sarıkaya, şirketin bugüne kadar yaptığı inşaatları ve Menemen'de tamamladıkları Yaşam Evleri projesi hakkında şu bilgileri verdi: "Çiğli'nin yanısıra Karşıyaka Bostanlı'da kentsel dönüşüm projelerine imza attık. İlerleyen zamanlarda kentsel dönüşüm ve kat karşılığı inşaat yapmayı bırakarak satın aldığımız arsalarda öz sermayemizle inşaat yapmaya karar verdik. Bu doğrultuda Menemen'de Yaşam Evleri projemizi tamamladık. Ekonomik krizin ortasında öz sermayemizle bu projeyi tamamladık. Bankadan kredi kullanarak 100 daire yapmak yerine kendi öz sermayemizle 50 daire yapmayı tercih ettik."
Görünmeyen kısımları daha kaliteli yapıyoruz
İnşaatta kaliteli malzemeye her zaman önem verdiklerini vurgulayan İbrahim Sarıkaya, ikinci kalite ürünü asla kullanmadıklarının altını çizdi. Sarıkaya, "İnşaatımızın temelinden çatısına kadar her detayıyla başında durarak ilgilendik ve kullandığımız her malzememizin kalitesine özen gösterdik. Örneğin 14'lük demir yeterliyse biz 16'lık kullandık. Yapı denetimle beraber beton sınıfımızı yükseltmeye çalıştık. Müşterilerimizin taleplerini dikkate aldık ve hiç bir binamızın iç kısmını sıva yapmadan alçı yapmadık. Zeminimiz kayalık zemin ve burayı 39 gün boyunca kırdık ve zemini daha da güvenli hale getirmek için jet grout uyguladık. Aldığımız tüm ürünler birinci kalite olsa da ürünleri montajdan sonra teste gönderdik. Tedarikçilerimizin istediğimiz koşulları sağlayıp sağlamadığını kontrol ediyoruz. Binalarda ilerleyen dönemlerde en büyük sorun yaşatan şeyin tesisat sistemi olduğunu biliyoruz ve bu bağlamda işinin ehli olan ve iyi markalarla çalışan iş ortaklarımızla yol yürüdük. Çünkü biliyoruz ki müşteri; kapısını, mutfak dolabını değiştirebilir ama su-elektrik tesisatını, kolonunu değiştiremez... Biz bu görünmeyen kısımlara çok daha hassas davrandık ve uzun yıllar huzur içinde yaşanabilecek yaşam alanları oluşturduk. Türkiye'nin enerji ithalatının yüksek olmasını ve halkın gelir ve konforunu da göz önünde bulundurarak dış cephelere çok iyi bir yalıtım yaptık. Güney cephesindeki dairelerimiz neredeyse doğalgazı açmadan kışı geçirdi" dedi.
Bilinçli müşteri müteahhiti geliştirir
İnsanların bina alırken boyanın markasını değil hangi demirin ve beton sınıfının kullanıldığını sormalarını beklediklerini belirten İbrahim Sarıkaya, "Müşteri bilinçli olursa müteahhitte kendini geliştirmek zorunda kalır. İnsanların kullanılan boyadan, seramikten ve mobilyadan çok demirin kalınlığını, betonun sınıfını, statik projesini sorması gerekir. Olası bir depremde evdekileri, binanın kolonu, demiri hayatta tutacak” dedi. Müşterilerimizin görüşlerine değer verdiklerini belirten Sarıkaya şu şekilde devam etti: “Örnek verecek olursam bir müşterimiz 'yatak odalarının prizlerini yanlara değil de yukarıya koyabilirdiniz' dedi. Bu bize çok doğru geldi, çünkü komodin prizleri kapatabilir ama yukarıda olunca rahat bir kullanım imkanı sağlanabilir. Ben bundan çok etkilendim ve bundan sonraki projemizde kullanacağım. Biz görüşlere açıklığımızın yanı sıra yaptığımız her işin arkasındayız ve temelden sattığımız müşteriye evine girip belli bir süre yaşadıktan sonra beğenmemesi halinde evi o günün piyasa koşullarına göre geri satın almayı taahhüt ediyoruz" diye konuştu.
Bu şirketin sürdürülebilir olmasını istiyoruz
Biz babamızdan meslek olan bu mirası en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. İşini iyi yapıp işini iyi yapacak bir nesle aktarmak niyetindeyiz. Benim 3 kızım var. Büyük kızım Sümeyye Sarıkaya şimdiden çok meraklı. Şantiyenin tozunu yutmaya başladı. Onun da bu heyecanını ve ilgisini devam ettirip eğitimini de bu alanda tamamladıktan sonra şirketi daha da ileriye taşıyacağına inanıyorum.
Yaptığımız işin sorumluluğu çok büyük
6 Şubat depreminde Hatay'a giden ve orada yaşananları deneyimleyen İbrahim Sarıkaya, döndükten sonra sismik izolatör kullanmadan hiçbir bina inşaa etmeme kararı aldığını vurguladı. Sarıkaya süreci şu sözlerle anlattı: "Hatay depreminde kaldırımda ikiye ayrılmış ağacın görüntüsü, yaşanan acılar beni çok etkiledi. Müteahhit olarak yaptığımız işin vebalinin büyüklüğünü bir kez daha gördüm. Bir kişi bizden konut alacak ve belki de bütün hayatının emeğini oraya ayıracak ama benim ona sattığım ev onun mezarı olacak, buna kimsenin hakkı yok. Hatay’dan döndükten sonra Menemen'de inşaatı süren Yaşam Evleri'ne deprem izolatörü uygulamak istedim ama kolonlarımızın buna uygun olmadığını söylediler, eğer uygun olsaydı 18 milyon lira gibi ek bir maliyetle bunu yapacaktım. Yaşam Evleri'nde bunu yapamadım ama bundan sonra kesinlikle sismik izolatörü olmayan bir proje yapmayacağım. İzmir, deprem riskinin en yüksek olduğu illerden biri. Biz bunu dikkate almalı ve o şekilde sağlıklı, bizden sonraki kuşağa da gidecek konutlar üretmeliyiz. Sismik izolatörle yapacağımız projelerimizin bir farkındalık yaratacağını, örnek olacağını ve müşterilerin zamanla bunu müteahhitlerden talep edeceklerini umuyorum."
Her kata havuz...
2035 yılına kadar 1200'e yakın konut üretmeyi planladıklarını belirten İbrahim Sarıkaya, "Ürettiğimiz konutları yüksek metrekareli değil de daha küçük metrekareli yapmayı planlıyoruz. Site projelerimizde farklı bir konsept sunmak istiyoruz. Örneğin her kata ayrı bir havuz gibi detayların üzerinde çalışıyoruz. Yaptığımız proje ile bölgede fark yaratmak, güzelleştirmek ve değer katmak istiyoruz" dedi.
5 katlı yere 15 kat verilmesin
Resmi kurumların daha düzenli çalışmaları gerektiğinin altını çizen Sarıkaya, "İmar planında ne hak verildiyse inşaat bittiğinde de o olması gerekiyor. 5 katlı yere 15 kat verilmesin. Planlı mahalleler istiyoruz. Benim sitem, bahçem çok güzel olmuş, yanımdaki bina buna el vermiyorsa yaptığımız kalite hiçbir işe yaramıyor. O yüzden önce bulunduğumuz mahalleyi, bulunduğunuz sistemi güzelleştirmemiz lazım. Buna müteahhitte dahil. Biz bunun için çabalıyoruz" dedi.
Güvenli ve yıkılmayacak evler yapmalıyız
Kentsel dönüşüm ile ilgili de düşüncelerini aktaran Sarıyaka, “Kentsel dönüşümde hak sahipleri emsal artışı istiyorlar. 5 katlı binasının yerine 10 katlı bina yapılsın, dairesi küçülmeden, cebinden para çıkmadan evi yenilensin istiyor. Ancak arsanın taşıma kapasitesi belli. Vatandaş diyor ki biz eski evimizi veriyoruz müteahhit bize aynı metrekarede yeni ev veriyor. Bu evlerin nasıl yapıldığına bakmak lazım. Biz yeni konut değil yeni mezarlar üretiyoruz. İnsanların metrekaresini korumak yerine metrekaresinden fedakarlık yaparak daha güvenli, depremde yıkılmayacak binalar talep etmesi gerekiyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.